Gün 7- Amazon’dan bana kalan…

Gün 7- Amazon'dan bana kalan...

 

Sanırım beş dakika daha fazla burada kalabilmenin telaşıyla ikimiz de 04.30’ta güvertedeyiz. Amazon’daki son saatlerimizde günün doğumuna tanıklık ediyoruz sessizliğimizde… Günün ağırışıyla karşımızda duran Nauta’nın ışıkları sanki hayatın gerçekliğine bizi alıştırıyor gibi… Bir haftadır o kadar doğayla içiçeydik ki, o ışıklar bile sinirimi bozuyor, sanki ‘bu aslında alışık olduğun yaşam’ diyor…

 

 

 

 

Gün 7- Amazon'dan bana kalan...

 

07.00’de sırt çantalarımızı kamaralarımızın önüne koymamız söylendi dün. Biz de son kontrollerimizi yapıp çıkarıyoruz saatinde… Kahvaltı sonrası İquitos’a doğru hareket… Son kez hız teknelerimize bindiğimizde bu sefer kalbim biraz buruk. Mürettebattan benim de sevdiğim birkaç kişi ana girişte bizi uğurluyor. Of gerçekten zorlanıyorum bitişlerde… Şu an bunları yazarken bile burnum sızlıyor…

 

 

 

Gün 7- Amazon'dan bana kalan...Yolda Amazonian Rescue Centre‘da avcılığın kurbanı olan hayvanları iyileştirme merkezinde mola verdik. Burada birçok hayvan iyileştirilip tekrar ormana ya da suya bırakılıyor. Aynı zamanda orman bölümünde Amazon’da yetişen ağaç türlerini de görmek mümkün. Sonuçta şu an hasta oldukları için o kafeslerde ya da havuzlarda olduklarını, bir süre sonra özgürlüklerine kavuşacaklarını bilsem de onları o kapana kısılmış halde görmek bana iyi gelmiyor. O nedenle burayı çok sevdim mi, hayır… Hem bu durum hem korkunç sıcak diye mızırdanırken hemen ileride tek katlı bir yapının önünde bayrağımızı görünce içim bir kıpırdandı. Hızlıca oraya doğru yürüdüğümde girişinde asılı olan tabelada şöyle yazıyordu; “Yasa Dışı Kaçakçılık Maduru Hayvanları İyileştirme Kliniği Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından Peru İquitos Amazon Kurtarma Merkezi işbirliğinde inşa edilmiştir. 2021” Dünyanın bir ucunda hayvanlar için bir destek vermiş olmamız gururlandırdı tabii, milliyetçilik online…

 

Gün 7- Amazon'dan bana kalan...

Lima’da otelimize ulaşmamız akşam saatlerini buldu. Türkiye uçağımızsa yarın sabah… Dönmeden önce marketten birkaç şey almak istiyordum, onları aldık, biraz da şehrin kalabalık Cumartesi akşamını gördükten artık sırt çantalarımızı son kez kapatma zamanı…

Veee 21 gün süren Peru serüveni sonrası yuvamızdayız… Hangi ucundan tutsam bir hikaye, hangi birinden anlatmaya başlasam dediğim günler akıp geçti. Tanzanya gibi yine bir tatil diyemiyorum bu seyahat için… Olsa olsa deneyim seyahati denebilir belki. İki bölüme ayırmıştık bu seyahati biliyorsun; ilk bölüm Lima’da başlayıp güneye, oradan güneydoğuya… İkinci bölüm de Amazon elbette…

Doğanın o kavrayan, içine halan halini çok seviyorum. Hani okulda öğrendiğimizden çok başka bir öğretme anlayışı var doğanın. Bildiğimiz şekilde konuşmuyor ama yemin ederim ki konuşuyor. Bedenine işleyen soğuğuyla, nehirinden, gölünden yüzüne çarpan suyuyla, irtifada başını döndürüşüyle, bir balığın dişlerini gösterişiyle, karıncanın ölümcül gücüyle, bir dal parçasının zehir de şifa da oluşuyla, dilini bir kelebeğin kanatlarında, bir kurbağanın tok sesinde, ağaçların kök salışında, farklı türlerin birbiriyle uyumunda, bir su kaplumbağası ile göz göze gelişiyle, gökyüzü kızıla boyayışıyla, yağmurdan sırılsıklam oluşuyla… doğa seninle konuşuyor… doğa benimle konuşuyor.

Tanımadığım bir coğrafyada yaşayan insanlar da konuşuyor ama benimle aynı dili ile değil… Ama gözleri, yaptıkları konuşuyor benimle… Tanımadığım bir çocuğun bakışıyla, o kadınların çabalarıyla, gençlerin okuma azimleriyle, görev paylaşımlarıyla, üretkenlikleriyle, kadın-erkek eşit yaşam koşullarıyla, gerçekten az! ile mutlu olabilmeleriyle, eşyalarının azlığına rağmen fazla gibi tavırlarıyla, geleneklerinin yüzyıllara, değişen medeniyetlere meydan okuyuşuyla, doğaya saygılı da bir yaşamın olabileceğini gösterişleriyle, birçok “rağmen”lerine “rağmen” gülümsemeleriyle… konuşuyorlar benimle…

Ve Türkiye’ye döndüğümüzde elbette ki çok an(ı) biriktirdik kalbimizde; zihnimiz, bedenimiz inanılmaz deneyimlerden geçti. Ama ben de Cenk de onlarca sorguyla döndük içimizde… Yaşadığımız hayata, eşyalara bakışımıza, kendi egolarımıza, çevre dediğimiz kişilerin egolarına…. Lao Tzu diyor ki; ‘Seyahat etmek, yalnızca dış dünyayı değil, aynı zamanda kendi iç dünyanı da keşfetmektir’. Daha önceki deneyimlerimden biliyorum ki, günler geçip bu seyahatin de bende bıraktıkları bende olgunlaştıkça, başka şeyler keşfedeceğim kendimde, büyüyeceğim. Bugün Peru ile hissettiğim bu onu aşkın yazdığım yazıdan ibaret olsa da ben de kendimi merakla takip ediyor olacağım.

Gün 7- Amazon'dan bana kalan...Bu yazı ilgini çektiyse bunları da okumak isteyebilirsin;

Peru rotası oluşuyor!

Peru yolcusu kalmasın!

Pasifik’in İncisi: Lima

Deniz aslanlarından çöle, oradan Nazca’ya şaşırtıcı bir gün!

Arequipa Kafası

Colca Kanyon’da iki gün…

Peru’nun gizli hazinesi: Titicaca

Yükseklik hastalığı

Peru’da ulaşım

Peru Amazonu

Gün 1- Amazon’a doğru

Gün 2- Amazon’un derinlerinde

Gün 3- Nauta pazarı

Gün 4- Şamanla tanışma

Gün 5- Amazon’da gece sesleri

Gün 6- Piranalarla sen de yüzer misin?

Facebooktwittergoogle_pluslinkedin

Benzer yazılar

Yorum Yapın

*