Gün 4- Şamanla tanışma

Gün 4- Şamanla tanışma

Gün doğumlarında Amazon gerçekten beş duyuyu uyandırıyor. Her sabah yeşil çayım eşliğinde meditasyon yapıp doğayı dinliyorum. Küçük bir grup olmamız çok avantajlı oldu bizim açımızdan. Güvertede genellikle sadece Cenk ve ben oluyoruz sabahları, bir de bilgisayarında kendi halinde vakit geçiren kişi. Biz de sessizlik anlarına da alan açan bir çift olduğumuzdan, kimseyle konuşmak zorunda olmadan sadece kendimiz ile başbaşa olan bu anlar gerçekten çok kıymetliydi kendi açımdan…

Gün 4- Şamanla tanışmaVe bir klasik 06.30’da sinek ilaçlarımızla yıkanıp teknelerde hazır nazırız yine… Sabahın erken saatleri olmasına karşılık hava çok sıcak, nem Amazon’da genellikle %100’ün üzerinde. “Kadınlar terlemez parlar, ama Amazon’da herkes terler” diyorlar 🙂

Daha önce görmediğimiz bir tür hayvan görme niyetiyle nehirde akarken, büyük bir iguana kıyıdan tırmanarak uzaklaşıyor. Ve yine çokça kuş türü kadrajımıza giriyor.

Sabah saatlerinde yerliler genellikle nehirde çamaşır yıkıyorlar, onlarla selamlaşıp yola devam…

Yerli bir komünite uğruyoruz. Bu köyde su kaplumbağası üretimi yapıyorlar. Bu sularda su kaplumbağalarının azaldığı fark edince onların daha güvenli şekilde üremeleri için bir olanak sağlamışlar. Naturalistimiz de ellerinde salmak için yeterli olgunluğa gelmiş kaplumbağalar varsa sormak için köye gitti. Yerel bir genç ve sayımız kadar kaplumbağa ile yanımıza döndü sonra…

Gün 4- Şamanla tanışma

 

Yanayacu Pucate’de pembe yunusların yoğun olduğu bir alandayız. Teknelerimizi kıyıya bağlayıp, durgun suda birbirinin peşi sıra küçük zıplayışlarla kendini gösteren yunusları izliyoruz. Aslında pembe yunusa pembe rengini veren de, insanlardaki vitiligo hastalığının bir versiyonu.

Derken… Bugün bizimle seyahat eden restaurant sorumlularımız yanlarında getirdikleri kutuları açmaya başlıyorlar. Kahvaltıda verecekleri için önce kendi beklentimi söyleyeyim, sonra hayaller-gerçekler yaparız. Ben bir kese kağıdı içinde soğuk sandviç eşliğinde kutu meyve suyu verseler, tamamdım…

 

Gün 4- Şamanla tanışmaŞimdi de gerçekler 🙂 Ahşap tepsiler içine halkalara geçirilmiş bez peçete, metal çatal bıçak, haşlanmış yumurta, iki farklı meyve, bir tatlı bir tuzlu kraker, yaprağa sarılı bir sandviç. Yetmedi! Termoslarla sıcak çay, kahve, ne istersen. Yetmedi, hazır sıkılmış iki çeşit meyve suyu. Doymadın mı? Bunlardan istediklerinle takviye… Bazen gerçekten beklentilerimi çok düşük tuttuğumu fark ediyorum. Ama güzel olansa bu sefer gerçekler hayallerimden daha iyiydi 🙂

Kahvaltının ardından içeceklerimizi yudumlayıp doğanın içinde nefeslenirken naturalistimiz kaplumbağaların olduğu çanağı bana uzatıyor ve “istedini seç” diyor. İçimin ısındığı birini alıp tanışıyoruz bir süre. İsmini Muzaffer koydum. Cenk’inki Hulusi’ymiş. O kadar tatlı ki suratı. Ve istediğimiz zaman suya bırakabileceğimizi söyledi sonra. İyice eğilip, suya en yakın yerden içimden, “güvende ve uzun bir ömür geçirmesi”ni dileyerek suya bırakıyorum. Kuru olan kabuğu suda renk değiştirirken gözümün gördüğü yere kadar onu izliyorum. İlk suyla buluştuklarında bir süre suyun yüzeyinde gezinirlermiş. Kabukları iyice ıslandıktan sonra dibe çökebilir olurmuş su kaplumbağaları. Umarım güvende ve mutlusundur Muzaffer 🙂 Naturalistimiz her bir kaplumbağa için bir para veriyor gence. Onların bir beklentisi yok bu arada para kazanmak için, tamamen komüniteyi ve yaptıkları iyiliği desteklemek için bu para…

Gün 4- Şamanla tanışma

Dönüş yolunda hem genci köyüne bırakıyoruz oradan da komünitesini ziyaret etmek için biz de gidiyoruz köylerine. Öyle bir tuvaletimiz var ki hepimizin. Kadınlar için ‘okulun orada bir tuvalet var oraya gidebilirsiniz’ diyorlar, erkekler doğaya… Tuvalet sanırım hemen önündeki okula ait. Çocuklar ders arasındalar, biz tuvalet kuyruğunda. Koku hala burnumda diyeyim, gerisini anlatmayayım.

Gün 4- Şamanla tanışma

Neyse… Okulda sınıfları ayırmışlar. Bazıları birkaç yaş kategorisi aynı sınıfta… İçlerinde basit bir masa, sandalye ve tahta var. Yalnız tahtada hücre bölünmesi üzerine bir çizim gördüğümde nedense çok şaşırdım. Sanki onlar bu konuları işleyemezmiş gibi… kendime kızdım gerçekten, ne kadar güzel öyle değil mi? Tek bir öğretmen herşeye yetiyor, büyük bir çaba ile.

Gün 4- Şamanla tanışma

 

Sonra köyden ormanın derin tarafına doğru biraz yürüdük. Ve burada her birimiz birer ağaç diktik. Artık Amazon’da dikili bir ağacım var! Hizmet aldığımız tur elbette bundan bir kazanç sağlamak için bu işi yapıyor. Ama sürekli dillendirdikleri ve gerçekten de gözle görülür bir şekilde buradaki doğayı ve yerel insanları destekleyecek şekilde işlerini yapıyorlar. Teknedeki banyolarda kullandıkları çözülebilir temizleyicilerden, diktikleri ağaçlara, halkla iletişimleri ile turizmden kazanç sağlatmalarına kadar. Sınırında ve keyifle verdikleri bu destek, bizim de bu firmayı seçme nedenlerimizdendi…

 

 

Gün 4- Şamanla tanışma

 

Ve dileyenlerin yerel kanolar ile nehirde gezebileceğini söylediler. Kendi yaptıkları bu tekneler bizim bildiğimiz. kanolardan biraz daha uzun, suya yakın ve çok da mühendisliğin konuşmadığı ahşap takalar. Yaprak şeklinde tek taraflı küreklerimizi verdiler ve kendine Alex diyebileceğimizi söyleyen yerel de bizim eşlikçimiz oldu. Harika A1’den hallice İspanyolcamla selamlaştım, tanıştım, bu gezdiğimiz yerlerde pirana olup olmadığını sordum. “Birkaç metre aşağıda, evet var” dedi su alan teknemizle suda akarken… Üç beş kurduğum cümle ile gerçekten harika İspanyolca konuştuğumu sanan Alex, konuyu derinleştirince benim İspanyolca orada error verdi 🙂 Keyifli bir geziydi ama çok sıcaktı!

 

Akşamüstü bir kez daha “bugüne kadar ne yaptık” toplantısındayız… Yaptıklarımızı nerede gerçekleştiğini harita üzerinde görmek zihnin daha iyi algılamasını sağlıyor gerçekten. Keyifli de geçiyor ama bu sefer naturalistlere Cenk’in bir sitemi oldu. Cenk’in buraya geliş nedenlerinden biri de büyük bir örümcek görmek ve imkan olursa dokunmaktı. Malum korkusu var ve üstüne gitmek istiyor. Benim de hayalim doğasında ağaçta büyük bir yılan görmek… ve bunlar ne yazık ki şu ana kadar gerçekleşmedi. Cenk de naturalistlere yarı güler yarı ciddi tavırla dedi ki, “15.000km yol yapıp buradayız. Döndüğümüzde arkadaşlarımız örümcek, yılan görmediniz mi derse rezil olurum”. Yanıtları çok netti, “Kısmet!” Elbette doğada karşımıza neyin çıkacağının bir garantisi yok… Ama gerçekten bunları görmek bizim için çok önemli…

Gün 4- Şamanla tanışmaVe günün son keşif çıkışı benim de en merak ettiklerimden… Gerçek bir şamanı kendi yaşam alanında ziyaret edeceğiz. Daha doğrusu göreceğimiz bir kadın şaman, onların tabiriyle shamaness Carolla… Peru’ya sadece şaman ritüellerine katılmak için geliyor birçok insan. Bu nedenle de birçok sahte şamanlar türemiş bölgede. Bu arada Lima’da gezerken ağaçlara asılı “şaman için şu numarayı ara” gibi ilanlarla da karşılaşmadık değil gerçekten. Hele Amazon bölgesinde bu işi para için yapanların sayısı da fazla tabii…

Bir çardak altına toplandık, biz sorduk, o yanıtladı. Carolla’nın babası da nehrin şamanlarından. Carolla on dört yaşındayken bir seremonide başında bir hare görünüyor ve onun şaman olduğunu anlıyorlar. Şaman olmak için bir hediye ile doğman gerekiyor. Ve bu da onun hediyesi. Sekiz yıl büyükbabası bildiği her şeyi ona aktarıyor. Bu sekiz yıl süresince ormanın derin bölgesinde kalıyor. Sadece balık ve sebze yiyor, tuz kullanmıyor bu süreçte. Cinsellik diyeti uyguluyor. Tüm bunlarla mental ve fiziksel temizlenme sağlıyor. Bu sırada bitkiler ve doğa ile ilgili bilgilerle donatılıyor. Ritüellere katılıyor. Belli sınavlardan geçiyor. Eğitim sürecinde günde sadece üç saatliğine normal hayatla buluşup, sonra ormana geri dönüyor. Resmi şaman olduktan sonra ise normal hayata geri dönebiliyor. Ondan sonra evlenmesine, çocuk yapmasına izin veriliyor. Şu an Carolla aynı zamanda iki çocuklu bir anne. Aynı zamanda 22 yaşındaki bir gencin eğitiminin 6. yılındaymışlar… Hastalıkları tedavide en ilaç doğadaki bitkiler. Onun dışında çiçeklerden, hayvan yağlarından, ağaç parçalarından yararlanıyor. Bağırsak, ateş, baş ağrısı, öksürük, mide sorunları, hayvan ısırıklarını tedavi ediyor. Ağırlıklı eklem, kemikGün 4- Şamanla tanışma problemlerini çözebiliyor, kayropraktr gibi destekler veriyor. Parmağını hasta kişinin bilek içine yerleştirerek anlıyor hastalığını. Eğer buradan anlayamazsa meşhur bitki a… dan faydalanıyor. (Şimdi yazmayayım burada tam adını, bilen biliyor zaten. Merak ediyorsanız da özelden yazarsanız yanıtlarım) Çok güzel bir ağaç aslında, dalını kestiğinde bir çiçek görüntüsü var. Bu ağacın belli adette parçasını dövüp, belli bir litre suda kaynatıyor, farklı çeşitlikte bitki kattıktan sonra yine belli bir süre bekletiyor. Ve bu süreç sonunda neredeyse yarım şişelik bir karışım oluyor. Neredeyse bir kahve fincanı kadar içiliyormuş sadece gece yapılan bu ritüellerde. Hem kendi hem hasta içiyor. Kusma, halüsinasyon, taşikardi olabiliyormuş. İki-üç saat sürüyor bu süreç, buna ‘temizlenme’ diyor. Temizlenme sonrası hasta ile kendi arasında spiritüel bir bağlantı kurup hastalığı görüp çözüm üretebiliyor. Belki daha önce sen de duymuşsundur, bu seremonileri. Günümüz dünyası insanları sürekli bir travma ile hemhal olduklarından on günlük seramoniler yapılıyor, işte o da bunun bir benzeri geçiyormuş. Ayda en fazla iki kere içtiğini söylüyor Carolla. Peru ise bu seremonilerin orijin yeri. ‘Peki kanserse mesela o kişi’ dediğimizde, ‘O zaman doktora gönderirim’ diyor. Ama ameliyat sonrası iç iyileşmeye destek verebileceğini de ekliyor. Covid’de kendi kabilesinde kimse hasta olmamış, bunu da gururla söylüyor. Bu tedaviler için para almıyormuş gelenlerden. İsteyenler muz, bal gibi yiyecekler getiriyormuş ona. Eveet, anlattıkları özetle böyleydi. Sonra bir mantra eşliğinde elinde objeleri sallayıp ses çıkararak, diğer elinde tütsü hepimizin başının üzerinden geçirerek bizi de arındırdı. Değişik bir tecrübeydi. Peki ben içtim mi? İçmedim. Devamında olacaklar için hiiiç uğraşamazdım açıkçası 🙂 Bir de bununla ilgili tecrübe yaşayanları dinlemişsen sen de biliyorsundur, öyle her seremoni çok da anlatıldığı gibi bitmeyebiliyor da. Bilmediğim sularda yüzmem için iyice araştırmam lazım, bana göre değil.

Bu arada turda bir kişi teknede iki kere düşmüştü. Orada gittiğimizde de kolu sarılıydı. Shamaness onu görünce destek verebileceğini söylemiş. Önemli birşey olmadığını söyleyip, biraz masaj yapmış, bir de krem vermiş kullanması için. İşin bombasını söylüyorum. Kadıncağız eve döndüğünde ağrıları devam edince doktora gitmiş, kol iki yerden kırıkmış. Baya bir doğru teşhis konmuş! 🙂

Gün 4- Şamanla tanışma

Akşam yemek öncesi size bir müzik dinletisi yapacağız dediler… Hepimiz birer kadeh birşeyler alıp kapalı dinlenme alanında buluştuk. Barmenimiz Edgar’ın müzisyen olduğunu önceden biliyordum; o, restaurant sorumlumuz, oda temizliği sorumlumuz ve iki naturalistimiz hepsi birer müzik aletinde hem müzik yaptılar ve Peru folk müziklerinden söylediler. Okurken kulağına nasıl geliyor bilmiyorum ama çok eğlendik! Kendi tabirleriyle “Amatista Band! Show! Show! Show!”

Bu gece dolunay var gökyüzünde. Saatler öncesi bir şamanla buluşmuşum, Amazon’da bir nehir teknesinin güvertesindeyim, başımı kaldırıyorum dolunay, yanımda sevgilim, kalbimde kızım… Daha ne isterim ki… Şükür olana, olmayana…

Gün 4- Şamanla tanışma

Bu yazı ilgini çektiyse bunları da okumak isteyebilirsin;

Peru rotası oluşuyor!

Peru yolcusu kalmasın!

Pasifik’in İncisi: Lima

Deniz aslanlarından çöle, oradan Nazca’ya şaşırtıcı bir gün!

Arequipa Kafası

Colca Kanyon’da iki gün…

Peru’nun gizli hazinesi: Titicaca

Yükseklik hastalığı

Peru’da ulaşım

Peru Amazonu

Gün 1- Amazon’a doğru

Gün 2- Amazon’un derinlerinde

Gün 3- Nauta pazarı

Gün 4- Şamanla tanışma

Gün 5- Amazon’da gece sesleri

Gün 6- Piranalarla sen de yüzer misin?

Gün 7- Amazon’dan bana kalan…

Facebooktwittergoogle_pluslinkedin

Benzer yazılar

Yorum Yapın

*