“Hayır” diyebilmek, “Hayır”ı duyabilmek…

"Hayır" diyebilmek, "Hayır"ı duyabilmek...

“Yapmazsam kızarlar, beni sevmezler, hiç nazikçe bir davranış olmaz, ben onlara nazik olursam onlar da bana olur… gibi gibi düşüncelerle ‘Hayır!’ diyemediğimizde her iki taraf da gönülden vermenin keyfini kaçırmış olur. İki tarafın da bunun bedelini bir şekilde ödediğini görebiliriz. Hala bağlantımızı korurken, gönülden alıp vermenin tadında “hayır” diyebiliriz. Peki “hayır”ı duymakta zorlanıyor muyuz? Reddedildik diye mi düşünüyoruz? Hayırların ardındaki evetleri duyarak bağlantıyı korumanın yollarını keşfetmeye ne dersiniz?” Bu başlığı sosyal medyada okuduğumda bir ses durdurdu beni… Düşündüm bir süre ve sonra kendimi bilgisayarımın başında buldum… Benim de son 6-7…

Devamı...

Bir İstanbullu Gözünden İzmir’de Yaşam

Bir İstanbullu Gözünden İzmir'de Yaşam

  Hani bir yarışma vardı eskiden… “100 kişiye sorduk 75’i dedi ki…” lerle başlardı sorular… İşte ben de sorsam İstanbullara; “Elinde fırsat olsa nerede yaşardın?”, birçoğu “Yolumu bir gün Ege ile buluşturacağım” der… Bunun farklı cevap versiyonları da var…”O yer mutlaka İzmir olacak”… “Emekli olunca bir Ege kasabasına yerleşeceğim”… gibi gibi… Yeni bir yaşam için İzmir’i denemek isteme nedenlerimizde, bizde de bu düşüncelerin bir bölümü vardı. Bunlara ek başka meraklar da zihnimizde dolanıyordu. Bu yazıda işte bunlardan bahsetmek istedim… Ne hayal ettik, nelerle karşılaştık? İzmir anlatıldığı gibi mi? Dışarıya yansıtılmayan…

Devamı...

Kabul’den Destek’e…

Kabul'den Destek'e...

“Yüzyıllar boyunca insanlar çemberlerin cazibesine kapıldı, çember gördükleri yerlere anlam yükledi. Gezegenlerin güneşin etrafında sonu gelmeyen dönüşünden, saatin kollarının hareketine ve basit bir alyansa kadar. Bir çemberin insanın hayatını nasıl etkileyebileceğini en iyi ben bilirim. Ya da ölümünü… Celladın ilmiği de bir çember değil midir?”  Outlander  Katıldığım inzivanın son gününde ortaya serilen dairenin etrafında kapalı duran kartlardan birini seçebileceğimiz söylendi… Seçtiğim kart “Destek”ti… Geçen inzivada da benzer bir çalışma yapmıştık ve o zaman seçtiğim kart geldi gözümün önüne; “Kabul”… Analitik kafamı bilen bilir… Görmediğimi, dokunamadığımı sorgularım bolca… Spritüellik ve ben…Immm hala uzak…

Devamı...

Sağlıklı Beslenme Sürecim

Sağlıklı Beslenme Sürecim

Sağlığım için bir yatırım yapmak istedim ve altı aydır fonksiyonel besleniyorum. Bu sayede hem besin çeşitliliğim değişti hem de besinlere bakış açım… Ve neler oldu neler, başlıyorum 🙂 Öncelikle bunun için uzman desteği aldığımı söylemeliyim. Diyetisyenim Ezgi aynı zamanda doktor biyokimyager ve fonksiyonel beslenme uzmanı… Eh… yakın arkadaşım olduğunun da avantajıyla; her soruma, her şımarıklığıma, her bilmezliklerime de sabırla yaklaştı… Öncelikle güncel tahlillerimi istedi Ezgi… Rutin beslenmemi izledi bir süre; hatta biraz da diktatör her öğünümü fotoğrafladım uzun bir süre, tek tek 🙂 Sonrasında tahlil sonuçlarım, sevdiklerim-sevmediklerim, yaşam şeklim, alışkanlıklarım;…

Devamı...

80’lerde çocuk 90’larda ergen olmak…

80'lerde çocuk 90'larda ergen olmak...

Biraz nostalji yapalım dedim 🙂 Yazarken beni hala heyecanlandıran şeyler olduğu gibi, hüzünlendiren, gülümsetenler de oldu… Zamanı durdurmak mümkün değil… Ama ben bu dönemleri hakkıyla yaşayanlardanım sanki… Eğer 80’lerde çocuk, 90’larda ergenseniz bakalım siz ne hissedeceksiniz? Haydi başlıyorum… – Okul çantası yerine asker çantası kullanıp, üzerine rozetler takıp tükenmez kalemle yazılar yazmak… – Okulun son gününde okul gömleğinin üzerine gazlı kalemlerle hatıra notları yazmak… – İlk özel kanalın açılışına denk gelmek… – Televizyonun eve alınmasının mutluluğunu yaşamak… Gece yarısı İstiklal Marşı ile televizyonda uçuşan milyonlarca sineği izlemek, sesi açmak için…

Devamı...

Hayata zorunlu mola… Corona…

Hayata zorunlu mola... Corona...

Ben ki bir gün evden çıkmasam vırvırlanırım ev bana göre değil diye… Ada’ya geleli bir yıl oldu ve baya bir azaldı aslında bu durum… Sanırım şehir hayatıymış bana ağır gelen… Ada’da yaşıyoruz ama neredeyse her gün geçiyordum İstanbul’a, hep bir iş güç vs … Şimdi haftalardır evdeyim(z)… O bilim kurgu filmlerinin yansımasına döndü hayatımız… ve o filmlerin iki saat sonra biteceğini bilirken biz daha ucunu bile göremedik yaşadığımız durumun… Bana en acı verense insanların acılarının akşam 19.00 sularında çıkan istatiksel rakamlardan takip ediliyor olması… kayıplara mı üzüleyim, hasta olup atlatıp…

Devamı...