Yükseklik Hastalığı

Yükseklik Hastalığı

Son beş günü yüksek irtifada geçirdik ve okuduğunuz birkaç yazıdır da dönüp dolaşıp yükseklik hastalığından bahsediyorum. Nedir bu yükseklik hastalığı dediğini duyar gibiyim. Ama anlatmadan önce belirtmek isterim ki bu anlatacaklarım tamamen bizim deneyimlerimiz… Bu nedenle doğru ya da kesin bilgi olduğunu düşünmeyin. Lütfen kendiniz araştırın, doktorunuza danışın. Ben de gitmeden evvel bolca okudum, doktora gidip tavsiyeler aldım, gittiğimizde yerellerle konuştum ve hatta şunu da söyleyebilirim ki ne yapsak tam olmadı 🙂 Onun için asla bu yazdıklarım referansınız olmasın… Yükseklik hastalığını farklı isimlerle duymuş olabilirsiniz. Dağ hastalığı, irtifa hastalığı gibi…

Devamı...

Deniz aslanlarından çöle, oradan Nazca’ya şaşırtıcı bir gün!

Deniz aslanlarından çöle, oradan Nazca'ya şaşırtıcı bir gün!

Peru’da ulaşımı nasıl sağlamalıyız konusunu gitmeden önce araştırırken araç kiralarsak yolların güvensiz olduğunu öğrendik. Daha sonra otobüs firmalarına yönümüzü çevirdik. Onların da en güvenirlerinin terminalleri merkeze uzak ya da bulması güçmüş, aynı zamanda, vaktinde kalkmama ihtimalleri de olabiliyormuş. Malum bizim de vaktimiz kıymetli tabii…  Ve Peru Hop’u bulduk. Bu firma ile ilgili ayrıca bir blog yazacağım, eğer bir gün sen de gitmek istersen Peru’ya kolaylık olur. Sabah 06.00’da Peru Hop bizi aldı. Arequipa’ya kadar tüm duraklarımızdan transfer hizmetinden onların araçlarını kullandık. Ve ilk durağımız Paracas! Paracas için yereller iki ayrı ifade…

Devamı...

“Hayır” diyebilmek, “Hayır”ı duyabilmek…

"Hayır" diyebilmek, "Hayır"ı duyabilmek...

“Yapmazsam kızarlar, beni sevmezler, hiç nazikçe bir davranış olmaz, ben onlara nazik olursam onlar da bana olur… gibi gibi düşüncelerle ‘Hayır!’ diyemediğimizde her iki taraf da gönülden vermenin keyfini kaçırmış olur. İki tarafın da bunun bedelini bir şekilde ödediğini görebiliriz. Hala bağlantımızı korurken, gönülden alıp vermenin tadında “hayır” diyebiliriz. Peki “hayır”ı duymakta zorlanıyor muyuz? Reddedildik diye mi düşünüyoruz? Hayırların ardındaki evetleri duyarak bağlantıyı korumanın yollarını keşfetmeye ne dersiniz?” Bu başlığı sosyal medyada okuduğumda bir ses durdurdu beni… Düşündüm bir süre ve sonra kendimi bilgisayarımın başında buldum… Benim de son 6-7…

Devamı...

Yaşarken Öldüklerim

Yaşarken Öldüklerim

Madem yas konuşuyoruz. En tanıdığımız ölümle gelen yas… Fazlasıyla bildiğim sular ne yazık ki. Hani okyanus dalgasına benzetiliyor ya yas… Ben de o vahşi dalgalarla çokça kere boğuştum hayatım boyunca. Evet çoğu kez çarptı, diğer tarafa attı. Gün geldi biliyorum deyip buraları, durulttum o suları. Zor muydu? Evet, “çok” zordu. İlk ölümle tanışmam 7 yaşında Ali dedemin ölümüyle oldu. Mübadelede Girit’ten İzmir’den gelmişler, sonra İstanbul’da uzun yıllar kuyumculara imalat yapmış. Akciğerleri bu zehirle olan temasa dayanamayıp 65’lerinde benden bu kadar demişti. Ölümünün ardından gazetede bir ölüm ilanı yayınlanmıştı. O küpürü…

Devamı...

Bir İstanbullu Gözünden İzmir’de Yaşam

Bir İstanbullu Gözünden İzmir'de Yaşam

  Hani bir yarışma vardı eskiden… “100 kişiye sorduk 75’i dedi ki…” lerle başlardı sorular… İşte ben de sorsam İstanbullara; “Elinde fırsat olsa nerede yaşardın?”, birçoğu “Yolumu bir gün Ege ile buluşturacağım” der… Bunun farklı cevap versiyonları da var…”O yer mutlaka İzmir olacak”… “Emekli olunca bir Ege kasabasına yerleşeceğim”… gibi gibi… Yeni bir yaşam için İzmir’i denemek isteme nedenlerimizde, bizde de bu düşüncelerin bir bölümü vardı. Bunlara ek başka meraklar da zihnimizde dolanıyordu. Bu yazıda işte bunlardan bahsetmek istedim… Ne hayal ettik, nelerle karşılaştık? İzmir anlatıldığı gibi mi? Dışarıya yansıtılmayan…

Devamı...

TransMysia’da kalan günler… Gözlemlerim…

TransMysia ilk iki gün...

3. Gün: Maksempınar – Akçalar Gece soğuk gerçekten zorladı. Dedikleri gibi çiğ yağdı, çadırın içi bile ıslaktı. İçlik, polar vs hak getire, içim dondu. Erken saatlerde ayaktaydık. Çiftliğin sahipleri de akşam dedikleri gibi 8:00 gibi geldiler. Altı erkek ve biz açma, simit, taze ekmek, yumurta, domates, pekmezden oluşan mükellef bir kahvaltı yaptık. Sohbet sırasında daha önce altmış kişilik bisiklet grubunun buraya geldiklerini gördüklerini ama daha önce hiç yürüyene denk gelmediklerini söylediler, pek bilindik bir trekking parkuru olmadığını biliyorum da yol üstündeki insanların da bi’ haber olması ilginç geliyor. Sofra muhabetinin…

Devamı...