Antakya dışında ama Antakya’ya yakın “bir” gün…

Antakya dışında ama Antakya'ya yakın "bir" gün...

Antakya’ya 3. gelişim… “Antakya’ya gitmek lazım!..” yazısında şehrin içi ile ilgili notlarımı okumuşsunuzdur… Her geldiğimde ilk defa görecekmişim gibi heyecanlanıyorum burayı… Son gezimizin bir gününde araba kiralayıp yakın yerleri keşfedelim dedik… Ve yine yollardayız tabii… İlk durak Harbiye… Her tarafta sular akıyor şırıl şırıl… Parsel parsel restaurantlar yürümenize izin vermiyorlar… “Gel yemeğinizi bizde yeyin…” “Olmadı kahvenizi için bari”… Biraz rahatsız olsak da bu durumdan, keyfimizi bozmayıp, şırıl şırıl sular akan manzaralılardan birini tercih ediyoruz. Keyifli mi, evet… Eğer buz gibi suyu severim diyorsanız o zaman ayaklarınızı suya sokup, öyle de…

Devamı...

Antakya’ya gitmek lazım!…

Antakya'ya gitmek lazım!...

Evet evet… Antakya’ya kesinlikle gitmek lazım… Gezmek için, din farkılıkları içinde farksızlığı görmek için, yemek için, içmek için, tarihe doymak için, havasını koklamak için, aklına ne geliyorsa onun için Antakya’ya gitmek lazım!.. Üçüncü gelişim bu muhteşem şehire… Pişman değilim; bir daha olsa yine, bir daha olsa yine giderim!.. Hatay deyince ilk aklıma gelen huzurlu sokakları ve muhteşem damak tadı… Hangi birini anlatarak başlasam bilemedim… İlk Uzun Çarşı‘dan başlayayım. İçine daldınız mı çıkamayacaksınız! Tepsi ve kağıt kebabı! Mmmmm… Şu an bile düşününce gözlerim dönüyor. Sıra sıra kasaplar arka taraflarını restaurant olarak işletiyorlar.…

Devamı...