Hindistan’da nasıl? Türkiye’de nasıl?

 

Hindistan'da nasıl? Türkiye'de nasıl?

Hindistan’a gidenler, ya severmiş ya da nefret edermiş Hindistan’dan… Ben seven taraftayım… Amerika’dan döndüğümde de “Amerika’da nasıl? Türkiye’de nasıl?” diye bir yazı yazmıştım. Kaldığım süreden bağımsız yeni bir kültüre tanık olmak, farklı insanlarla selamlaşmak, o ülkenin normallerinin bende yarattığı şaşkınlığı kendimde yaşamayı seviyorum. Bunun için bol bol not tutuyorum, beni şaşırtan şeyleri… Çünkü gittiğim yerde biraz da uzun kalıyorsam normalleşiyor, bu olsun istemiyorum. Hindistan’a gelince… Farklılıkları seven benim gibiler için cennet… Her şey kendine özel… Ve ben bu sefer de Hindistan’da nasıl? Türkiye’de nasıl? diye bir liste hazırladım… Keyifli bir liste çıktı sanki… Ama öyle Amerika’daki gibi tek bir yazıyla tamamlayamayacağımı fark ettim. İlk yazı Hindistan’da Ulaşım üzerine… Gülümseyerek okuyacağınızı düşünüyorum.

Daha konu başlığını yazınca bir gülme geldi 🙂 Hangisinden başlasammm… Tren, tuktuk, yataklı otobüs, deve, teleferik, Uber… Hepsi anlatılmaz yaşanır… Ama anlatacağım ufak ufak 🙂

Hindistan'da nasıl? Türkiye'de nasıl?Hindistan’da Metro… İlk gittiğimiz şehir olan Delhi‘de metro sistemi harika… İngiltere sömürgesinden kalan en güzel etkilerden biri de şehrin içinden akan metrolar… Şehrin her bir tarafına metro ile gitmek mümkün… Bir kart alınıyor, daha sonra bizdeki gibi bir para dolduruluyor karta… Hem giriş hem de çıkış turnikesinde okutman gerekiyor kartı… Her istasyonda baya güvenlik önlemleri var. Kadınlar ve erkekler olarak sıraya girip tek tek hem makine hem de elle arama yapıyorlar. En hoşuma gidense hiç yığılma yok… Gerek turnikelerde gerek güvenlik kontrollerinde herkes sırasını bekliyor of demeden… Trenlerde kadınlar için ayrılmış ayrı bir bölüm var. Buraya erkek girmesi yasak… Girerse epey yüklü ceza ödüyormuş. Diğer taraflar karma, tercih kadınların. Biz hep kadın bölümünde seyahat ettik, çünkü diğerlerine göre daha boştu hep 🙂

Hindistan'da nasıl? Türkiye'de nasıl?Hindistan’da tren… Eğer trene ve yataklı otobüsü kullanmazsanız “Hindistan’ı Hindistan gibi yaşadım demeyin” demişlerdi gitmeden önce. Ne çok şey demişler 🙂 Neyse trenlere gelecek olursak… Ben hep yataklı bölümde yolculuk yaptım. 1. sınıf-mış… yattığımız yerler… Ben diyenlerin yalancısıyım… Şimdi bir tren ortamı yaratacağım size, okuyun, kendinizi orada hayal edin, sonra da yazın bana düşüncelerinizi…

İkili ya da üçlü ranzalar var kompartmanlarda… Tepe yüksekliği aynı kalıp yatak sayısı arttıkça ciddi klostrofobikleşiyor olay… Ve ikiliye bir defa denk gelebildik… Yaptığım ona yakın tren yolculuğunda… Üçlülerde dik oturma şansı yok… Hep yatar konumda olmalısın… İlk kat camdan biraz ışık alıyor ama en üst yatağa denk gelirsen mezar gibi… Yatakların eni 65 cm. kadar, üşenmedim ölçtüm valla…

Yastıklar ve battaniye herkesin kullandıkları… Onların hiç yıkanmadığı belli… Ama herkese temiz iki çarşaf ve havlu veriyorlar, tren hareket ettiğinde. Tabii ara duraktan bindiysen seninki çoktan başka birinin altına serilmiş oluyor tabii… Çarşaflardan biri yatağa, diğeri de Hintlilerden gördüğüm kadarıyla battaniyenin altına koymak için… Ben bana temas eden yerine serip, ağız bölümünü de dışa kıvırıyordum ki bir çıt hijyen sağlansın…. Ehuu :))  Taşımaya üşenmezseniz; ki ben üşendim, uyku tulumunun iyi bir tercih olacağı kesin… Yatak aralarında elektrik prizi var. Ama bu yine bindiğiniz trenin yeniliğine göre değişiyor. Örneğin bazısında iki, bazılarında ise dört ya da altı kişiye tek priz düşüyordu. Powerbank önemli konu anlayacağınız 🙂 Alt kattakilerin kullanabileceği minnak bir masa, ikinci katın arasında da bir ayna! var genelde… Bunca mükemmelliğin arasında ayna önemli konu (!) tabii…

Trenlerde soğutma ve ısıtma akıllara ziyan… Ay hangi birini anlatacağımı şaşırdım. Bazı trenlerde camlar açılmıyor bu bir… Açılsa temiz hava en iyisi… İyi haber bir klima sistemi var tepelerde; temizliği milattan önce yapılmış olsa da…. Isı ayarı olduğunu da beklemediğinizi umuyorum… Ya çok soğuk, ya çok sıcak… Dışarıda 45 derece, ben üzerimde polar, kulaklarıma eşarp dolayıp mıh gibi kendimi korumama rağmen, seyahatimin büyük bir bölümünde hastaydım. Ama onlar Hintli ise biz de Türküz… Koli bantıyla klima deliklerini kapatmaya kadar denemediğim kalmadı tabii… Buz tutmayayım diye delikleri kapatırken karşımdaki iki Hintli’nin yüzlerindeki şaşkınlık ise ayrı bir ironi… Ha bir de koridorlarda vantilatör var. Kapatabiliyorsanız şanslısınız, üzerindeki tozların etrafa savrulması pek iyi hissettirmiyor çünkü insana…

Hindistan'da nasıl? Türkiye'de nasıl?

Tren saatlerine gelince… Her trenin bir kalkış saati var elbet… Ama riske atmamak için bi saat öncesinde garda olmalısınız. Birkaç olasılık var. Erken gelebilir. Bu durumda sizi almadan geçer, gider. Saatinde gelebilir. Ama siz vagonunuzu hemen bulamamış olabilirsiniz. Görevli sizi yönlendiriyor olsa da o garda bekleme süresi ne kadarsa o kadar durup, siz hızlı hareket etmemişseniz, henüz siz binmeden kalkıp, gidebilir. Bu da başka bir opsiyon… Yolculuk sırasında herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda tren durabilir ve saatlerce bekleyebilir. Herhangi bir güvenlik nedeniyle bekleme yapılabileceği gibi bir inek rayda yattığı için de bekleniyor olabilir. Kimse de kalkıp bu tren beden 4 saattir aynı yerde demiyor… Bunların hepsinin de tek bir açıklaması var kısmet 🙂

Mahremiyet konusunu hiç açmasam mı bilemedim. İlk bindiğimiz tren haricinde koridor aralarında perde yoktu. Mesela ikili ranzada yattığımız gece iki Hintli amcayla burun buruna bir gece geçirdik. Ama haklarını yemeyeyim rahatsız etmemek adına ellerinden geleni yaptılar. Başka bir gece koridor arasında perde olan bir trendeydeydik. Gece yarısı bir ara gözümü bir açtım, bir adam o perdeden benim yatağa kadar gelmiş, üstüne yüzü yüzümüz üzerinde bana bakıyor. Gözümü açtım, o bana ben ona bakıyorum. Gözümle “Ne istiyorsun” gibi bir hareket yaptım. Adam bakmaya devam… Bir süre öyle bakıştık, sonra gitti amca… Başka bir gece yine sabaha karşı başka bir adam telefonla konuşuyor avaz avaz… Şşşşt diyoruz, olmuyor, sus diyoruz olmuyor, arkadaşım yastık fırlattı adamın kafasına… Ne yaptı peki sizce? Battaniyenin altına girdi ve avaz avaz konuşmasına devam 🙂

Bu arada tren istasyonlarında sigara içilmiyor, içilirse de çok kızıyorlar. Tren raylarını temizleyen insanlar var istasyonlarda…

Güvenlik konusuna ayrıca değinirim ama ne ulaşım araçlarında ne de dışarıda hiçbir sorun yaşamadığımızı gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

Hindistan'da nasıl? Türkiye'de nasıl?

Hindistan’da Tuktuk… Ahhh ahhh hangi birini anlatsam… Trenden indiğiniz anda bir kişiye on tuktuk şoförü düşecek bir kitle sizi karşılıyor. Pazarlık, bagaj durumu derken birine karar kılmakla başlıyor herşey… Hostele varmak, hostelden bir yerlere gitmek, dolmuş yerine kullanmak…. Herhalde 50’nin üzerinde de tuktuk yolculuğum olmuştur. Şehirn kalbi tuktukların üzerinde geçiyor. Hindistan’ın deli sıcağını, trafiğini, muson yağmurlarının ıslaklığını onların üzerinde geçti. Ordan bir korna, burdan üzerindeki tuktuğa teğet geçen bir araç derken, karmaşa içinde düzeni harika sağlamışlar gerçekten… İstanbul trafiği de neymiş! Pehh…. Ben ki her yerde araba kullanırım diye geçinirim. Burada ne araba ne de motor kullanmaya cesaret ederim walla…

Tuktuklar motorlu taşıtlarken bir de bunun bisikletlileri var. Tamamen insan gücüyle gidiyor. Tuktuk un bisikletli hali… Bir kere bindim ne yalan söyleyeyim. O kadar üzüldüm ki haline insanların… Tamam onlar da tuktuk şoförleri gibi kendi araçlarına binmeniz için savaş halindeler… Ama hiç insani değil bence, kan ter içinde arkasında insanlı başka bir aracı taşıması…

Tuktuklar sadece insan taşımıyor tahmin edeceğiniz gibi… İçinde motorsikletini taşıyanı da gördüm, iki tuktuk arka arkaya merdiven taşıyanı da…  Şoförler de ayrı bir alem… Kimisi çukurlara girip biz zıpladıkça “Bedava Masaj” diye gülüyor bize aynadan… Kimisi kendini çarpışan arabalarda sanıp bize gösteri yapıyor daracık yerlerden geçerken…

Hindistan'da nasıl? Türkiye'de nasıl?

Hindistan’da Yataklı Otobüs… Ah ah ne zor geceydi be… Bir camekanın içinde uzun bir gece… Havasızlıktan nefes almakta zorlanırken, yine deli gibi çalışan bir klimada felç riski… Dağıtılan battaniyeler… Daracık yerde ayaklı başlı yatışımız… Aslında yatış demek biraz yanlış olur, sırt çantalarımıza yaslanıp yarı yatar geçen o akşam… Evet Hindistan’da yataklı otobüste bir daha yolculuk yapmak istemediğimi söyleyebilirim.

Hindistanda özel araç kiralama… Nispeten yakın şehirlerlerarası ulaşım için birkaç kez özel araç kullandık. Hepsi temizdi ama alem şoförlere de denk gelmedik değil… Mesela “klimayı kısar mısınız” diyoruz adam duymazdan geliyor. Biz kısıyoruz, adam açıyor. “Kenarda durursanız bagajdan hırka alalım” diyoruz, “molaya 1 saat var” diyor. Allahım çıldıracaktım bir ara…

Hindistan da eyaletlere bölünmüş bir ülke… Her eyalet geçişince kişisel, ticari ya da seyahat için farklı vergilendirme uyguluyorlar. Otobanlar ayrı bir hikaye… Eyaleti birbirine bağlayan yollar… Giderken bir anda bir devenin arkasına takılmış tin tin giderken bulabiliyorsunuz kendinizi… Ya da hızla giderken bir anda frene basıp akan şeritte yatan ineği rahatsız etmeden yanından devam edebiliyorsunuz… Ne dedik… Hepsi normal 🙂

Hindistan'da nasıl? Türkiye'de nasıl?Jaisalmer’de çölde safari ve deve yolculuğumuzu yazmıştım zaten. O da bir başka kafaydı hatırlarsanız…. Yazısı okumadıysanız burada….  Sonracığıma golf aracı ile Tac Mahal’e gidişimiz de burada…

Hindistan’da Uber… Uber de iyi işliyordu kullandığımız yerlerde… Özellikle Delhi‘de birkaç kez özellikle geç saatlerde kullandık ve gayet de memnun kaldık.

Hindistan’da Motorsiklet… Hımmm… Ne desem ki… Motorsiklet kiralayan da çok oluyor. Ama dedim ya bana göre Hindistan trafiğinde motorsiklet kullanmayı tercih etmem… Bütün tuktuklar hizmetimde zaten, motorsiklet eksik kalsın 🙂 Pushkar‘da çırılçıplak motor kullanan yaşlı amca ise bana garip onlara normal gelen gerçeklerinden…

Bunun haricinde teleferiğe de bindik, Ganj’da botla rafting de yaptık… Ama en büyük teşekkürler canım ayaklarıma… Yüzlerce kilometre yükümü çekti yürürken… Sızım sızım sızlansalar da hiç beni üzmediler haftalarca…

Başka farklılıklar yok mu? Elbet var… Ama onlar da başka yazıya… Okumayanlar için tüm macerayı aşağıya bırakıyorum linkleri… İlginizi çeken birşeyler olursa yorumlara eklersiniz…

Bu yazı ilginizi çektiyse bunları da okumak isteyebilirsin;

“Amerika’da nasıl? Türkiye’de nasıl?”

Facebooktwittergoogle_pluslinkedin

Benzer yazılar

“Hindistan’da nasıl? Türkiye’de nasıl?” İçin 2 Yorum Var

  1. Burak Furkan Çetin

    Harika yazı olmuş gerçekten buse, iki tuktukla merdiven taşıyanı yazınca tekrar hatırladım 🙂 mola vermeyen şoförü hatırlayamadım ama. Yataklı otobüsü kestirip atmışsın ne travmaydı 🙂

    1. buse

      Ah ah Hindistan işte… anlatılmaz yaşanır 🙂

Yorum Yapın

*