Yas içindeyken dış sesler

Yas içindeyken dış seslerYas sürecinin o sıcak gömleği üzerimizdeyken, susmayan iç sesimiz yetmez gibi bir de -dış seslerin söylemlerine maruz kalmak- diye de bir gerçek var. “Sen güçlüsün”, “Neleri atlattın, bunu da atlatırsın”, “Atlatacaksın”, “Ağlamalısın”, “Artık biraz gül”, “Toparlan”, “….un için kendine gel”, “… yap ki sonra pişman olma!”… neler neler duyduk, duyuyoruz öyle değil mi?

Yas, hep aşılacak, hemen geçip gidecek, atlatılacak bir dönem gibi görülüyor. Oysa yas denen o kaçınılmazla yüzyüze gelindiğinde aslında o zaman görüyoruz ki, onun öyle kolay da yok sayılabilecek bir dönem olmadığını…

Bu sözleri daha çok ailemiz ya da yakın arkadaşlarımızdan duyuyor olmak da içinde bulunduğumuz duygu durumunu daha da zorlaştırıyor belki de. İnanıyorum ki niyetleri çok iyi! Sizin iyi olmanız için söylüyorlar tüm o duyduğunuz sözleri. İşte buna yas cahilliği de deniyor. Başka şekillerde de yas tutana eşlik edebileceğimizi hiç görmedik ya da öğrenmedik ki, hep böyle davranmak doğru-ymuş gibi sanıldığından sarfediliyor o sözler… Yas tutanın acısı “hemen” dinsin,  hemen “iyi” olsun isteniyor çünkü… Çünkü yasın olduğu bir alanda, canı acıyan birinin yanında durmak da zor geliyor bir çoğuna. Bazen de kendi acıyla, hüzünle kalamıyor ve çabuklaştırma isteği de bundan kaynaklanıyor.

Oysa yas tutanla başka şekilde iletişim kurmak mümkün! Yaslı kişinin yanında tüm mevcudiyetinizle, sessizce durabilirsiniz mesela. Sessizlik içinde ne çok konuşma vardır aslında… Ya da eminim hepimizin başına gelmiştir o ne diyeceğini bilemez durumlar… Ona “Şu an ne söyleyeceğimi bilemiyorum ama yanındayım. Buradayım” demek de bir tercih. Yargılamadan, sorgulamadan, o alanda, O’nun alanında kalabilir misin? Sınırlarına girmeden, alanını ihlal etmeden…

Diğer tarafta karşımızdaki birşey istemeden, onun adına kararlar vermeyebiliriz de. “Bir şeye ihtiyacın var mı?” ne güzel bir soru. Çok iyi niyetle getireceğiniz bir yemek bile, onda bir anıyı canladırabileceğini düşündün mü hiç?. Oysa “Bu akşam yemek getirmek istiyorum, eğer senin için de uygunsa … yapayım mı senin için?” ya da “Bugün çocuklarınla oyun oynayabilecek vaktim var, biraz onları alıp dışarda vakit geçirmemizi ister misin?”… Bu sorular yastaki kişinin ihtiyaçlarına göre çeşitlenebilir elbet. Önemli olan her ne yapmak istiyorsan onun için rızasını alıp ilerlemek…

Ve bir süre geçip etrafınızda kaybınızla ilgili konuşulmamaya başlanır genelde. Sanki O, hiç bu hayattan geçmemiş, o boşanma hiç gerçekleşmemişcesine “yok gibi” davranmalar, ismi söylenmeden konuşmalar, ismi anılırken seslerin kısılması, “1 yıl geçti hala atlatamadın”, “Acaba bir ilaç mı kullansan” cümleleri… Konuşursak daha çok seni üzecekler sanılıyor belli ki. Aslında belki de konuşmak istiyorsun kaybından… İster ölümle, ister bir ilişkinin bitişiyle; ister sağlık, ister iş kaybı olsun; Yas’ına eşlik ettiğim kişilerde en çok dillenen gerçek; görülmek, duyulmak istiyorlar. Yaşadıkları durum, duygu her ne ise şahitlik etmemi, oldukları gibi ,evirip çevirmeden konuşabilecekleri bir alan istiyorlar. “Yarenlik” ediyorum onlara bir nev’i… Can kulağı ile “”gerçekten” dinliyorum… Umarım ki çevremiz o yas cahilliğinden silkelenir de yakınlarımıza yarenlik eder olabiliriz bir gün…

Yas tutarken sana neler söylendi? Bunları duyduğunda ne hissettin? Paylaşır mısın? Paylaş ki yalnız olmadığımızı görelim. Paylaş ki, yazdıkların birilerine ilham olsun… Sevgimle…

Bu yazı ilgini çektiyse sayfamdaki bu bölüme de göz gezdirebilirsin.

Facebooktwittergoogle_pluslinkedin

Benzer yazılar

Yorum Yapın

*