Arayıl tatiline girmişken İstanbullu olarak çocuğunuzu götürmediyseniz eğer, İstanbul Oyuncak Müzesi‘ne mutlaka uğrayın derim! Sadece çocuğunuz için değil tabii… En başta içinizdeki çocuk için oranın havasını koklamalısınız…
Gitmeyenlere biraz hikayesinden bahsedeyim.. 2005 yılında şair, yazar Sunay Akın tarafından kuruldu İstanbul Oyuncak Müzesi… Oyuncakların burada yerini alması yaklaşık 20 yıllık bir emeğin sonucu… 40’ı aşkın ülkedeki antikacılardan ve açık arttırmalardan satın aldığı oyuncaklarla kurmuş bu güzel müzeyi… Uzman eller de dekorunu gerçekleştirince herşey tamam olmuş… Sunay Akın ile karşılıklı yaptığımız sohbetler sonucu kendimi sorguladığım hatta hayatla ilgili verdiğim bazı kararları değiştirdiğim bile olmuştur… Onun için benim için özel bir insandır… Ve kıymetlileri, oyuncakları… Katıldığım seminerlerinin bir bölümünde bahseder oyuncaklarından… Bahseder, çünkü hepsinin bir hikayesi, bir var oluş nedeni vardır…
İstanbul Oyuncak Müzesi’ne geldiğinizde müzenin önündeki zürafaları görünce eminim siz de birçok kişi gibi “Neden zürafa?” diyeceksiniz… Dedim ya bu müzede her gördüğünüz şeyin bir anlamı var. Bu zürafaları anlamak için de Haydarpaşa-Bağdat demiryolunun geçmişine gitmeniz gerekiyor. Durun, müzeye gitmeden bunun hikayesini de ben anlatayım size. Gidince de siz diğerlerini dinleyin… Mehmet Münif Tahir Paşa (1830-1910) Tanzimat Dönemi’nin önde gelen bilim, kültür ve sanat adamıdır ve editörlüğünü yaptığı Mecmua-i Fünun ilk popüler bilim dergisi olarak nitelendirilir. Paşa aynı zamanda Eğitim Bakanlığı yapmış olması nedeniyle Türk eğitim bilimlerine ve özellikle çocuk eğitimine önemli katkılarda bulunmuştur. O’na göre eğitimde çocuk ön plandadır.
“Münif Tahir Paşa’nın İstanbul Erenköy’deki köşkünün bahçesindeki zürafa heykeli tüm komşularının ilgi odağıydı. Köşk bu nedenle “Zürafalı Köşk” olarak anılırdı. Tren yolunun hemen yakından geçen yolcuların da hayranlıkla izlediği, İtalyan heykeltraş Rozette tarafından gerçek boyutlarda yapılan heykel ve ona ev sahipliği yapan köşk, kentin çarpık yapılaşmasından payını alarak fotoğraf albümlerindeki yaşıtlarıyla buluşmuştur.
İşte İstanbul Oyuncak Müzesi’nin kapısında bulunan altın, gümüş ve bronz renkli 3 zürafa heykeli, bugün Münif Tahir Paşa’nın köşkündeki hemcinslerinin anısını tazelemektedir.” diyor tanıtım yazısı…
Diyeceğim bu müze size beklentinizin çok ötesinde şeyler vaat ediyor… Oyuncakların yanı sıra sizi sanatın farklı birçok dokusuna temas edeceğiniz atölye çalışmaları da bekliyor. Okuyanlar hatırlayacaktır, geçtiğimiz yaz İstanbul Oyuncak Müzesi Origami Eğitmeni Gökçen Atamgüç ile çok keyifli bir röportajımız olmuştu. Kendisi ile yakın zamanda yaptığım bir görüşmede; bu sömestr için origami eğitiminin olamayacağını ama çocuklarımız için birçok etkinliğin bizi beklediğinin mesajını verdi… Ve evet yarıyıl sonrası Gökçen Atamgüç ile origami etkinlikleri tam hız devam edecekmiş… İstanbul Oyuncak Müzesi etkinlik takvimime buradan ulaşabilirsiniz…
“Bu oyuncaktan bende de vardı!” deyip, kendi döneminiz ile çocuğunuzun döneminin birleştireceğiniz bu mekanda vaktin ne kadar çabuk geçtiğini anlamayacağınızın garantisini verebilirim… Mutlu tatiller, keyifli gezmeler…
Bu yazı da ilginize çekebilir;
“Gökçen Atamgüç ile beyne ve ruha masaj yapmaya ne dersiniz?”
Düzenleme: 22.01.2019
Çok keyifli bir anlatım olmuş. Kaleminize sağlık. İlk fırsatta ziyaret edilecekler listeme de ekledim. Ayrıca bu vesile ile bu blogu keşfetmiş oldum. Sevgiler…
Güzel görüşleriniz için çok teşekkürler! Ne mutlu bana… Dilerseniz yandaki ikonlardan ulaşabileceğiniz diğer sosyal bağlarımdan da takip edebilirsiniz 🙂 Keyifle kalın!
Sunay Akın, ne kadar gönlü geniş bir insandır. Sizinle müzenin arkadasındaki ofisinde saatlerce sohbet edebilir. Ülkemize katkıları da büyüktür, Antalya Oyuncak Müzesi ve Antalya Soba Müzesi’ne de koleksiyonundan katkıları olmuştur. Nasıl bu oyuncakları topladığının ayrıntılarını öğrenmek ve ne kadar eşsiz bir koleksiyona sahip olduğunu görmek için mutlaka bu müzeleri bir kere ziyaret etmek gerek..
Kesinlikle size katılıyorum… Yazımda da belirttiğim gibi Sunay Akın’la olan sohbetlerimde hayatıma farklı bir perspektiften bakmamı sağlamıştır. İçi çocuk olan herkes eminim burada kendini bulacak… Sevgiler…