Üçgen çatılı balıkçı kasabası: Volendam

Üçgen çatılı balıkçı kasabası: Volendam

Üçgen çatılı balıkçı kasabası: Volendam

Volendam, Amsterdam’ın köyleri arasında en görülesi yerlerden… Otobüsten indiğimizde deniz kenarına ulaşmak için yerleşimin içinden 15 dk kadar yürümemiz gerekti. Temmuz sıcağı olmasına rağmen öyle yüzüne çarpan bir sıcak yoktu, onun için yürüyüş oldukça keyifliydi… Suyun kenarına vardığımızda insan sayısı oldukça arttı tabii… Gezdiğimiz köyler arasında en kalabalık yer burasıydı diyebilirim. Eski bir balıkçı köyü Volendam

Üçgen çatılı balıkçı kasabası: Volendam

Üçgen çatılı balıkçı kasabası: VolendamSahil şeridi üçgen formda renkli Volendam evleri ile karşıladı bizi… Bir İstanbul’lu olarak suya hep yakın oluşumdan mı bilmem burada da kendimi bir iyi hissettim. Sahil boyunca hediyelik eşya, peynir dükkanları, restaurantlarla dolu… İyice bir gezmeden önce karnımızı doyurmamız gerekiyordu. Amsterdam’a satılan balıkların büyük bir bölümünün Volendam’dan geldiği düşünüldüğünde ilginç balık tadımlarımız için doğru yer, işte burasıydı… Bu da denemeyi çok istediğim Haring’i (Herring-Ringa balığı) tatmak için iyi bir fırsattı. Özelliği ise çiğ yenmesi… Evet yanlış duymadınız, çiğ balık… Denemezsem nasıl olduğunu bilemezdim öyle değil mi? 🙂 Ve beğendim! Sushi seviyorsanız, kanımca sevme ihtimaliniz yüksek… Tuzda marine ediyorlarmış… İsteyenlere ekmek arasında da hazırlıyorlar ama benim tercihim bu değildi tabii ve hoop ağzıma attım bu sevimli balığı… Cenk bu deneyimimde “Ben almayayım” diyen bir yüz ifadesiyle beni izlerken O; bir çeşit mezgit ya da morina balığından yapılan Kibbeling’i tercih etti. Beyaz etli balığı una bulayıp kızartıyorlar ve mayonezli bir sosla servis ediyorlar. Gerçekten lezzetli ve bizim damak lezzetimize de oldukça yakın…

Üçgen çatılı balıkçı kasabası: Volendam

Üçgen çatılı balıkçı kasabası: VolendamCheese Factory, Volendam günlük peynir tadımımızda en beğendiğimiz yerdi. Buranın alt bölümünde peynir ile ilgili sunum da yapıyorlar müşterilerine… Buradan çıkışta sahil şeridini keşfetme zamanı… Tipik Hollanda kostümleri ile fotoğraf mı çektirmek istersiniz, yoksa Hollanda’ya özgü tatlıları denemek mi? Ya da kalabalığın pek de rağbet etmediği sahil şeridindeki dükkanların aksi istikametinde yerleşimin devam ettiği evler vardı ki benim en çok ilgimi işte bu bölüm çekti. Evlerin hiçbirinde ne bir koruma demir, panjur vardı ne de perdeleri kapalıydı. Camlarının önüne genelde porselenden bir obje yerleştirmişlerdi, sanki o bir sihirle evi koruyacakmış gibi… Evlerin denize bakan cephelerindeki perdeler ise tamamen açıktı. Bu kadar turist geçen bir yer, biz olsak mıh gibi her tarafı kapatırdık herhalde… Kendilerini güvende hissetmelerine mi özeneyim yoksa rahatlığın getirdiği huzura mı bilemedim…

Üçgen çatılı balıkçı kasabası: VolendamSahilde yerel bir orkestra yine yerel kostümleri ile müziklerini yaparken biz de onlara bakan kafelerin birinde kahvelerimizi yudumlayarak dinlenmeyi tercih ettik… Tabii ki burada yerel tadlarından biri olan çiğ balık Haring’i de yemeyi ihmal etmedim. Ben sevdim valla 🙂  Eeee daha gezecek yerlerimiz var öyle değil mi? Rotamız Marken… Ve buraya gitmek için en güzel alternatif yol Volendam’ın sahilinin en göbeğinden kalkan tekneler… Volendam Marken Express

Seni keyifle hatırlayacağım Volendam… Belki bir gün tekrar karşılaşırız 🙂

Üçgen çatılı balıkçı kasabası: Volendam

Amsterdam’dan Volendam’a nasıl gidilir?

Üçgen çatılı balıkçı kasabası: VolendamEn kolay yol 10 EUR’ya bir EBS Kart almak… (Internetten 1 EUR indirimle bileti alayım derseniz linki burada…) Bu kart sayesinde Amsterdam’ın merkezinden Volendam, Marken, Edam üçgenine ulaşabileceğiniz gibi gitmek istediğiniz bbaşka yakın köyler varsa onları da aynı gün içinde indi-bindi yaparak sınırsız gezme şansı tanıyor. Bileti satın alacağımız yeri bulmak güç oldu. Nedeni ise çok komik 🙂 Amsterdam Merkez İstasyonu’nda tursitlere yardımcı olmakla görevli aynı tshirtleri giymiş onlarca görevli var. Hah işte onlara sakın soru sormayın, çünkü hepsi ayrı telden çalıp bizi başka başka yerlere sürüklediler. Kokuyla iz bulsanız daha kolay diyebilirim. Ya da en iyisi ben anlatayım size… Otobüs duraklarının açık alandaki yerinin tam arka tarafında bir de kapalı bir alan var hemen kanal kenarında… İşte buradaki pasaja girmeniz gerekiyor. Ya da ön taraftaki bilet alanından soldan ilerlediğinizde bir pasaj girişi göreceksiniz aşağı doğru inen… Oradan da diğer tarafa geçebilirsiniz. Sturbucks gibi yerlerin olduğu alanda bir de bilet satış ofisi var, buradan biletinizi alabilir, hemen yürüyen merdivenle üst kata çıkıp otobüsünüzü beklemeye başlayabilirsiniz. Eğer bizim gibi Edam-Volendam-Marken-Monnickendam dörtlüsünü yapacaksanız 316 numaralı otobüsle yolculuğunuzu gerçekleştirebilirsiniz. Tersten başlayacaksanız 315 numaraya binmelisiniz. 30 dakikada bir gibi yeni otobüs geliyor diye hatırlıyorum…

 

Üçgen çatılı balıkçı kasabası: Volendam

Bu yazı ilginizi çektiyse bunları da okumak isteyebilirsiniz;

Huzur dolu Edam…

Hayran kaldığım sahil kasabası Marken…

Monnickendam’da bir saat…

Begijnhof… Amsterdam’ın kalbindeki huzur bahçesi

Amsterdam’da otelde kalmak zorunda değilsiniz!

Facebooktwittergoogle_pluslinkedin

Benzer yazılar

Yorum Yapın

*