İstanbul Oyuncak Müzesi… Bu sefer amacım müzedeki birbirinden farklı hikayeye sahip oyuncakları görmek değil… Çocuklara barış ve hoşgörünün hakim olduğu, daha güzel ve aydınlık bir dünya bırakmak için düzenlenen Sadako Sasaki Anma Günü etkinliğindeyim…
Bu yıl 10.suna ev sahipliği yapıyor İstanbul Oyuncak Müzesi… Etkinlik alanında Sunay Akın’ın olduğunu görünce daha da bir mutlu oldum. Yıllar önce birkaç şehirde yaptığım etkinlikler çerçevesinde, kendisiyle seminer sonraları uzun uzun sohbet etme imkanı yakalayabilen şanslı insanlardan sayarım hep kendimi 🙂 Bu seferse onun düzenlediği mükemmel bir organizasyonda yine bir aradayız…
Sunay Akın’ın açılış konuşmasıyla başlıyor bu özel gün… “Dünyanın geleceği biz büyüklerin sözlerinde, düşüncelerinde değil; çocukların hayallerinde ve oyunlarında…” diyor. Öylesine doğru ki… Çok değil, 3-4 dakika sürüyor konuşması belki ama her cümlesi ayrı bir anlam barındırıyor. Eğer tamamını izlemek isterseniz Youtube kanalımda https://www.youtube.com/watch?v=20aaJC8XWWE sizlerle paylaştım.
Japon Okulu öğrencileri ile Türk öğrenciler buluşuyor bugün mekanda… Ortak bir amaçları var, onlar; barış için turna kuşlarını yapacaklar birlikte…. Hepsi pırıl pırıl, hepsi çok güzeller…
Japon Konsolosluğu yetkilisi alıyor mikrofonu ve diyor ki… “ABD’nin 6 Ağustos 1945’te Hiroşima’ya attığı atom bombasının etkisi ile 140.000 kişi, bundan 3 gün sonra Nagasaki’ye atılan ikinci bomba ile de 80.000 kişi hayatını kaybetti. Ama atom bombasının zararı henüz bitmemişti. 2013 verilerine bakıldığında 557.000 kişi hala atom bombasının etkisi altında zor bir hayat yaşıyor. Japon hükümeti sıkıntılı hayat yaşayan bu insanlara sağlık kartları çıkartarak sağlık imkanı sunuyor. Hiroşima ve Nagasaki’de Barış Anma Parkları inşa edildi. Bu parklarda her yıl origamiden 1.000 turna kuşu yapılıyor…” Neden mi? İşte bugünün hikayesi de burada başlıyor zaten!…
7 Ocak 1943’te bir çocuk doğuyor Hiroşima’da, adı Sadako Sasaki… 6 Ağustos 1945 Hiroşima bombalanıyor. Atom bombası Hiroşima’daki evlerinin bir mil uzağında patladığında iki yaşındaymış henüz. Sadako patlamanın etkisiyle camdan dışarı fırlamış ama hayatta kalmayı başamış… Aradan seneler geçmiş okuluna gidiyormuş, sevilen bir çocukmuş Sadako. İyi bir koşucuymuş hatta… 1954 Kasım’ında boynunun ve kulağının arkasında şişkinlikler başlamış, bir süre sonra da bacaklarında mor benekler çıkmış. Hastaneye yatırıldığında atom bombası hastalığı -kan kanseri- teşhisi konulmuş… Aynı hastanede yatan hastalardan biri ona ‘Kâğıttan Bin Turna Kuşu’ efsanesini anlatmış. Buna göre “Hasta birisi eğer kâğıttan 1.000 adet turna kuşu yaparsa, tanrılar bu kişinin dileğini yerine getirir ve onu sağlığına kavuştururmuş…” Bunun üzerine Sadako, hastalığını cesaretle karşılayıp, origamiden turnaları katlamaya koyulmuş. Katlarken de konuşmuş turnalarıyla: “Kanatlarınıza ‘barış’ yazayım, siz de tüm dünyada uçun.” Ancak küçük Japon kızın 12 yıllık kısa yaşamı 1.000 turnayı katlamaya yetmemiş ve 25 Ekim 1955’te 644 kâğıttan turnayı, 645’e tamamlayamadan son bulmuş… Arkadaşları, eksik kalan 356 turnayı katlayıp onunla birlikte gömmüşler… İşte o günden bugüne turna kuşu barış ve nükleer silahsızlanmanın simgesi olmuş… İşte bugün Japon-Türk karması muhteşem çocuklar İstanbul Oyuncak Müzesi Eğitmeni Gökçen Atamgüç eşliğinde dünya barışı için rengarenk turna kuşlarını katladılar…
Bu savaşları bizler var ettik… Artık çocuklarımıza anlattığımız huzur dolu günleri hayalleri olmaktan çıkarıp, yarınlar için barış köprüsü kurmanın zamanı gelmedi mi?