Adına hep “Ölmeden önce yapılacaklar listesi” deniyor ya neyse… Kim biliyor yarın ne olacağımızı? Belki de başka isimleri olmalı bu listelerin “Bugünün işini yarına bırakma listesi”, “Yarın belki çok geç listesi”… Evet evet belki de en iyi isim “Hayallerini Sakın Öteleme Listesi”… Ve bu listelerin hep bir sayısı vardır nedense… Ölmeden evvel yapılacak ilk 10, ilk 50, ilk 100… İlk 10, ilk 15 derken yıllar içinde liste uzamaya başladı ve şimdilik 30lardayım, aklıma geldiği gibi herhangi bir sıra düşünmeden… Ve bu yazdıklarımın benim için güzel bir anlamı var, çünkü… Çünkü… “Çünkü”sü yazının sonunda… Ama aşağıdakileri okumadan geçme, en alta 🙂
1- Afrika’da safari yapmak…
Birçok insanın ölmeden evvel yapılacaklar listesine baksanız ilk sıralarda yer alır Afrika’da safari yapmak… Dokunabilecek yakınlıkta fillerle merhabalaşmak, zürafa ile birlikte kahvaltı etmek ya da ağzındaki kandan anlaşılacağı üzere en fazla bir saat önce avdan dönen bir aslanı fotoğraflamak…
2-Motorsiklet kullanmak…
Motorsikletin karşılığı özgürlük bence… Giderken rüzgarı hissetmek… Yok kullanamıyorsanız, en azından bilen birinin artçısı olarak bu tadı yaşamak…
“Artık motorsiklet kullanma zamanınız gelmedi mi?”
3-Paragliding (Yamaç paraşütü) yapmak…
400 metreden mi 2.000 metrelik yamaçtan mı paraşütle atlamak istersiniz? Ben hepsini isterim valla… Gökyüzünde kuşlarla beraber inanılmaz sessizlikse salınmayı… Manzarayı tepeden kendi gözlerinle izlemeyi… Boşluğa koşmanın içinde yarattığı heyecanı…
“Gökyüzünden merhaba! Paragliding…”
“Uçmayı seviyorum! Ölüdeniz Babadağ Atlayışı…”
4-Dans etmek…
Balerinim… (belki bu olmak bile birçok kızın hayalidir ama çocukluk hayalim olduğu için bu listede yer alamadı kendisi) Farklı dans türlerini de olsa hayatımda ne güzel olur… Biraz emek, bolca zamana yatırım yapmak gerekiyor sanki bu iş için…
5-Sosyal sorumluluklarını yerine getirmek…
Yoğun iş temposunda pek de zaman ayıramadığımız birşey çevremizdekiler veya ailemiz dışındakilerin ruhuna dokunabilmek… Sanırım biraz kendine dönmek ve vakti farklı şekilde yönetmeye başlamak gerekiyor… Ondan sonra hayatın kaçınılmaz bir parçası olması kaçınılmaz… Belki ayrıştırılan çöpler, engelliler için verilen destek… Neden olmasın?
“Evde boş vakitlerinizde ne yapıyorsunuz?”
6-Yerlilerle bir arada vakit geçirmek…
Bence bir yeri gezdim demenin en güzel halidir, orayı gerçek sahipleriyle yaşamak… Dilini, inanışını, adetlerini bilmeden onlara dokunmak, onlarla öğrenmek, tek iletişim dilinin aslında sevgi olduğunu görmek…
7-Bir uçağın kokpitinde uçmak…
Pilotun yanında yer alıp, uçağın burnunun havaya dikilişini ön camdan izleyebilmek…
8-Rafting yapmak…
Dalgalara karşı kürek çekmek… Bireyselken hiçbir şey olduğunu deneyimlemek… Denge, uyum ve inanılmaz bir takım ruhunu yaşamak…
“Antalya Köprülü Kanyon’da rafting ile köpüklü sulara…”
Bu yazıyı yazdıktan sonra ikinci raftingimi de Hindistan’da yaptım. Eee sevdim tabii… Diğerinden biraz daha maceralıydı. Yine olsa yine yaparım 🙂
9-Unutulmaz bir evlilik teklifi almak…
Güzel bir evlilik teklifini kim hayal etmez ki… Mesela Grand Canyon’nda gün batımı manzarasına karşı, yüzlerce insanın önünde yapılan bir teklife kim hayır diyebilir?
“Grand Canyon ve aşk dolu ‘Evet!’ yanıtı…”
10-Çölü üstü açık araba ile geçmek…
Kırmızı bir Mustang… Başında uçuşan eşarp… İki yanda uçsuz bir çöl… Direksiyonda sen…
11-Dövme yaptırmak…
Halindeki şekli, ruhunu, hislerini bütünleyeni vücudunda taşımak… Yetmemek, bir daha bir daha yaptırmak…
12-Scuba Diving (Sualtı dalışı) yapmak…
Suyun altı merak konusu… Balıklarla beraber yüzmek, mercanlara dokunmak… Suyun biraz ürkütücü, çokça renkli halini kendi gözlerinle metrelerce aşağıda keşfetmek…
“Sualtının renkli dünyasını keşfedin!..”
13-Çocuk Esirgeme Kurumu’nu ziyaret etmek…
Böyle yerlere gitmeyi hep öteleriz ya da aklımıza bile gelmez ya böyle yerleri ziyaret etmek… Unuttuğumuz insanlığı anımsamak, onlarla vakit geçirip biraz hayatı sorgulamak… Farklı bir yüzden alacakları sevgi dolu bakıştan onların duyacağı mutluluk, onların mutluluğunda sizin alacağınız keyif… Yaşamadan bilinmez ki…
14-Spor yapmak…
Çocukluğunu, hatta gençliğini hiç ara vermeden sporla geçirmek ve ucunu hiç bırakmamak… Sağlık ve öz saygının başlangıcı değil de nedir ki… Ve sonrasında yanına hiç denemediklerinizi de eklemek…
“Yepyeni bir sporla tanıştım: Slackline…”
15-Kendi tuttuğun balığı yemek…
Balık tutmak nasıl bir dinginliktir… Doğanın sana bir geri dönüşü sanki… İster tekneden ister sahilden attığınız oltadan çıkan balığı akşam yiyor olmak…
16-İlik bağışı yapmak…
Sayısı yadsınamayacak derecede fazla insan ilik bekliyor. Vereceğiniz kan dünyadaki bir insanın hayatını kurtaracak, düşünsenize… O umut için her gece dua eden binlerce insan var… Belki siz o kişisiniz…
17-Çadırda kamp yapmak…
Tatil köyleri, lüks otellere gitmeye biraz ara verip, doğanın dokusunu öğrenmek… Yatağının lüks pufidikliğinden uzaklaşıp sırtının yerdeki taşları hissetmesi… Gecenin ilerleyen saatlerinde yağmurun tıkırdamasını, çadırın etrafında gezinen çakalların hatta sırtlanların ulumalarını dinlemek… Yer fark etmez, Yedigöller’de de kamp atılabilir, Afrika’nın milyonlarca hayvana ev sahipliği yapan Serengeti’de de…
“Kamp ateşini Yedigöller’de yaktık…”
18- Terk edilmiş bir kasabayı keşfetmek…
Boşaltılmış evlerin arasında ilerlerlerken bir zamanlar içinde neler yaşandığını hayal etmek… Belki Fethiye’deki Kayaköy’de, belki de Arizona’daki Oatman’da… Bugünü, o günmüş gibi yaşamak…
19- Asla yapamam dediğiniz bir şeyi yapmak…
Mesela Skydive (Gökyüzü dalışı)… Çılgınlıklar sıralamasında gözüm kapalı bir numaraya yerleşir… Rüzgar, güç, hakimiyet, inanılmaz bir adrenalin… 15.000 feetten kendini boşluğa bırakmak… Neredeyse 200 km ye yaklaşan hızda yere doğru serbest düşüş…
“15.000 feet yükseklikten gökyüzü dalışı… Skydive Las Vegas!”
20- Amazon’a gitmek
Tam bir bucket list maddesi değil mi? Ormanın derinliklerinde yılanlar, tembel hayvan, örümceklere dokunacak mesafede olmak… Nehirlerinde akarken onlarca küş türünü birkaç dakika içinde görebilmek, pirana tutmak, Amazon’da yüzmek…
“Peru Amazonu”
21- Road Trip yapmak…
Hani Amerikan filmlerinde çöllerden geçersin, benzinci otellerde kalırsın, ikonik yerlerde yemek yersin ya… Ben böyle birşey yapmak istiyorum dememle başladı herşey… Ve sanırım en ‘baba’larından biriydi Route 66… Chicago’dan Los Angeles’a uzanan 3.945 km, 8 eyalet, 3 saat dilimi..
“İşte Çılgın Bir Yol Hikayesi… Route 66”
Sıcak bir çöl gününün ardından sedirleri serip, serin geçen çöl bir gecesinde esen kum rüzgarının altında, gökyüzündeki yıldızları seyrederek uyumak ister misin desem…
23- En sevdiğin arabayı kullanabilmek…
Alamayacağımı bildiğin bir arabayı alamıyorsan kiralayabilirsin mesela… Çünkü neden olmasın 🙂 Sabaha kadar da inme tepesinden… Bence değer… Bir A3 ve üstü açık Mustang gibi… Birinde Boğaziçi Köprüsü’nü gece 03.00 sularında geçerken, diğerini de Las Vegas’a doğru giderken saçlarım uçuşuyorken hatırlıyorum kendimi…
24- Buggy yapmak…
Kum tepelerinden aşağı özel araçlarla yapılan heyecanlı bir maceraya kim hayır diyebilir ki… İnce kum taneleri yüzünüze yüzünüzü yalarken, kalbinizin üç katı hızla çarpmasına hazırlıklı ol…
Surf tahtalarının altını mumla, ayaklarını havalandır ki daha hızlı kayabilesin yüksek kum tepelerinden… emin ol, yaptığına değecek…
26- Nazca çizgilerini görmek…
İster karadan ister havadan gör, ama gör… yüzlerce yıla nasıl dayanmış, neden yapılmış, kim yapmış, nasıl yapmış… gizemi özersen bana da haber et…
27- İnanılmaz yerlerde yüzmek…
Hindistan’da Ganj’da ya da Peru’da Amazon’da yüzmek gibi mesela… Piranalar etrafındayken sen girer miydin?
28- Bir filmde oynamak…
Çocukken uzuuncana bir süre reklamlarda oynamışlığım var ama bir film… “film tecrübesini profesyonel olarak yapamazsam ben de kendim bir proje geliştirebilirim” yolundan hareketle bir yola çıktım profesyonel iş yaşamım döneminde… İki ay kısa metrajlı film eğitimi alıp, bitirme projesinde de kendi metrajlı filmimizi çektik. Delice isimli filmde kamera önündeydim bir kez daha… Demem o ki, olmuyorsa bir şekilde sen yolunu bulabilirsin…
Üniversite dönemimden beri hayalimdi Adalar’da yaşamak. Hatta ev almayı bile düşünmüştüm, İstanbul deprem öncesi… Ama olmadı o dönem… Arabasız sokaklar, alçak binalar, iki adım ötesi orman, burnun dibinde şehir, eve döndüğünde inziva…
Domatesten bibere, salatalıktan patlıcana… tohumdan ekip, sulayıp, hasat edip sofraya getirebilmek… emek verdiğin her şey büyüyor, emin olabilirsin.
31- Sınırlarını aşabilmek…
Yirmi kilometrekarelik bir çember içinde geçen yaşamın ardına başka bir şehre taşınma cesaretini gösterebilmek… denemek… sınırlarını görebilmek…
“Bir İstanbullu gözünden İzmir’de yaşam”
32- First Class’ta uçmak…
Bazen küçük sürprizler yapar hayat sana… gün olur biletine bakarsın koltuk numarası 1A’yı gösterir 🙂
33- Anın tadını çıkartmak…
Evet, ilk olarak bunu yapın! Üzerinizdeki bütün baskılardan kurtulun ve hemen şimdi hayalini kurduğunuz hayatı yaşamak için ilk adımınızı atın. Yaşınız kaç olursa olsun hayal ettiğiniz hayatı yaşayamadığından dertlenmek yerine, bahaneleri bir kenara bırakmaya ne dersiniz? İstemek ve karar vermekle başlıyor aslında herşey… Hadi kendiniz için bir adım atın ve önce kendinizi değiştirin… İstemekle kalmayın; uygulayın!
Ve bu yazının benim için en güzel tarafı ne biliyor musunuz? Bunların hepsini gerçekleştirmiş olmam…
Tolstoy’un sözünü çok severim. Demiş ki; “Hayatta unutamayacağımız en büyük pişmanlık, pişman olurum diye yapmadıklarımızdır.”
O zaman ne diyoruz… “Sıradaki!” 🙂



