Minimal yaşama geçiş

CEN_2558

Minimalist yaşama geçiş… Bir süredir nereden başlamalıyım, nasıl kıyarım eşyalarıma derken bu dünyanın içinde hareket ederken buldum kendimi… Hatta girince fark ettim ki zaten uzun zamandır bu dünyanın bir parçasıymışım da farkında değilmişim meğer… Anlatıyorum…

fotoSitemdeki “Hakkımda Birşeyler” bölümünü okuduğunuzda göreceksiniz ki minimalizme geçiş düşüncesini aslında ben farkında olmadan yıllar öncesinde hayatıma sokmuşum… İyi bir kariyerden, daha az para daha çok huzura; ötelenen hayallerden, gerçekleştirilen ötelenenlere uzanan…  Fark ettim ki minimalizm aslında sadece eşyalardan arınmak değil… Yaşamı, getirilerini, götürülerini kendi isteklerin doğrultusunda, amaca ya da verdiği keyife göre şekillendirmek… Miktardan çok kaliteye önem vermek… Başından beri peşinden koştuğum işte tam da buydu… Bugün burada sadece yaşamımdaki materyalleri eleme kısmıma değineceğim. Belki de asıl zor olanı; yani yaşamımı arındırma bölümünü -inanın bu en zor kısımdı- nasıl başardığımı da belki bir gün anlatırım.

Ne giydiklerimin ne de satın aldığım şeylerin beni ben yapmadığını görme engelli arkadaşlarım için kitap okumaya gittiğim o ilk gün taa içimde hissetmiştim. Hikayeyi bilen biliyor, özetle onlardan biriyle gerçekleştirdiğimiz diyalogta bana; “Siz çok güzel bir insansınız” demişti sohbetimiz sırasında… Ben şaşkınlık içinde ona bakarken fark ettim ki onun güzel gözleri için önemli olan benim ne sürdüğüm ruj ne de burnumun güzelliğiydi… O tamamen kalbimi kastetmişti ve bu hayatta aldığım en özel iltifattı…

Bundan 6 ay kadar önceydi… Aldım kalemi kağıdı elime, madde madde eleyeceklerimle ilgili bir liste oluşturdum. Kitaplar, kıyafetler, onlar bunlar derken tahminimden de uzun bir listenin içinde buldum kendimi… Hepsini bir anda ayırmam imkansızdı. Ben de böldüm, her maddeme epey de zaman ayırdım. E tabii zordu; onca yıl kazan kazan, al al, üzerine anılar yapıştır, şimdi yolla gitsin… Gitsin de hangileri?

Birkaç düşünce teması belirledim kendime;

  • Baktığımda beni mutlu mu ediyor yoksa huzursuzluk mu yaratıyor içimde?
  • Aynısından ya da benzerinden kaç tane var? Kaç tane olsa bana yeter?
  • Benden daha çok ihtiyacı olan birine versem daha mı iyi hissederim?

Küçükken salonumun bir duvarı kitaplık olsun isterdim. Uzun yıllardır da kitaplarıma aşkla bağlı olduğumdan kıyamıyordum birini bile vermeye… Sonra dedim ki “Bunları vermezsen yenileri için yer açamazsın.” Başladım ayırmaya, günün sonunda tam 95 kitap olmuştu başkaları ile buluşturabileceğim… Bende kalanlarsa aynı kitabı defalarca okumaktan sıkılmayacak olduklarım ki onlar bile şu an baya yer tutuyor kütüphanemde… Ayırdıklarımı ne mi yaptım? Sosyal medya hesabımda duyurdum ve yeni sahipleri ile buluştu bile… Bu arada… Kitaplarım sayesinde uzun zamandır görüşemediğim arkadaşlarımla da buluşma şansı yakalamam da bonusu oldu tabii 🙂

kitap

Masa örtüleri, nevresimler, dekoratif süsler püsler.. Amaan ne de çokmuş evimdeki mefruşat 🙂 nevresimleri iki takıma indirdim gitti… Biri kirlenince diğerini seriyorum artık… Sanırsınız her akşam evimde partiler partiler! Masa örtüleri renk renk, boy boy… E çabuk da lekeleniyorlar, ele gitsin… Dekorasyon adına biblolar, süsler ne çokmuş… Siz de öyle misiniz bilmiyorum ama mesela ben; salonuma birkaç obje koyduğumda çookkk da uzun bir süre onu orada tutup artık görmekten bıkınca başka biriyle yer değiştiriyorum. Bazıları belki bir yıldan uzun süredir de aynı yerlerinde… Madem böyle daha çoğuna neden ihtiyacım var ki? Verdim gitti… Ve inanın hala kalanlarla bile bir evin salonunu daha dekore edebilirim. Yakında onlara da hoşçakal derim diye tahmin ediyorum. Kıyamadıklarımla faz faz ayrılmak da bir yol tabii 🙂

IMG_7409

Sıra mutfakta; kilerimi arındırdım önce… Tarihi geçen ve bitenlerin yerine olabildiğince organikleri ile değiştirmeye çalıştım. Madem arınıyorum, vücudum da arınsın öyle değil mi? İki yıldır yazlarımızın birkaç haftasında kızımla birlikte organik tarım yapan bir çiftlikte gönüllü olarak çalışarak geçiriyoruz. Bu sayede hem komün hayatı deneyimleme hem de toprak ve hayvanlar, kısaca gerçek anlamda “doğal hayatı” yerinde yaşıyoruz. İşin özün bilince de; bulgur mu bitti, gidip organiğini almaya çalışıyorum… Kullanmadığım mutfak malzemelerine gelince… Kırığı, çatlağı olan, benimle beraber yaş alanlardan öncelikle kurtuldum. Ha bir de kırılırsa yazık olur diye gözümden sakındığım herşey ortada artık… Benimle ömrü tamamlayacak değiller ya… Bari taşınırken değil ben kullanırken kırılsınlar… O mutlu, ben mutlu!

IMG_7681

Gelelim banyoya… Aman Tanrım ne çok kullanılmayan kozmetik ürün varmış dolapta… Bir raf boşa çıktı bile… Artık ne nerede biliyorum ve bitmeden ne krem alıyorum ne de şampuan… İlaç kutusunu da dahil edeyim bu alana bari… İlaç kullanmaktan nefret eden biri olarak tüm ilaçların tarihleri kontrol edildi, ne için kullanıldıkları not edildi üzerlerine… Bilinçsiz ilaç tüketimine karşıyız…

Veee beklenen an geldi; giysiler… Dolaplarımızın içleri hepimizin vazgeçilmez sandıkları ile dolu öyle değil mi? Kıyafetler, ayakkabılar, çantalar, takılar, tokalar, çoraplar, makyaj malzemeler… Kızım da olduğu düşünülünce denklem 2 katına çıkıyor tabii… Tüm bu arınma aslında kendimi tanımam için bir araç da oldu bana… Mesela kıyafetlerim… Takım elbiselerime bakarken o plaza ortamından kurtarabildiğim için tebrik ederken buldum kendimi… Ayırdım gitti tüm takım elbiseleri… Eskiden aldığım paltoların bile bunlara uygun seçildiğini fark ettim, onlara da hoşçakal o zaman… Concon gömlekler, bol yırtmaçlı etekler… Miniler, maksiler… Şu an bu değilim, o zaman da değildim… Sadece bulunduğum ortam bunu gerektiriyormuş, ben de onun parçası sanmışım kendimi… Keşkelerim yoktur, ders çıkarırım sadece yaşadıklarımdan… Hani o başta yazdığım maddeler var ya, bu aşamada o kadar işe yaradı ki… Ayırırken tüm bunları güldüm, hüzünlendim, film şeridi gibi gezindim yılların içinde… Şimdiki Buse bu değilse, bunları saklamak yerine vedalaşmanın iyi geldiğini hissettim bu deneyimde… Hem de tahmin edemeyeceğiniz kadar iyi… Eledim gitti… Evet kızım da bu işin parçasıydı, o da tüm dolabını, bazasını, kitaplarını ve oyuncaklarını ayırdı benimle birlikte…

Tüm bunları yapınca torbalar dolusu askı da yeniden kullanım döngüsünün bir parçası oldu tabii… Peki bir askı bile bir arkadaşlık başlatabilir desem inanır mısınız? Bence inanın… Geri dönüşüm grubuna elimde fazla askı olduğunu yazdığımda tanıştığım kişi tiyatro eğitmeniydi ve kostümler için sayısız askıya ihtiyacı olduğunu öğrendim… Üşenmedim torbalarca askı taşıdım günlerce kendisine, askılar bana bir sanatsever arkadaş kazandırdı daha ne isterim…

Başka mı? DVD’ler, müzik CD’leri, garanti belgeleri, uzun süredir saklanan faturalar, yedek hafızalarda tutulan binlerce fotoğraf hepsini gözden geçirdim.

Günün sonunda evimin odalarından biri neredeyse kapısına kadar koli ve torbalarla doluydu. Hayatımdan çıkartmak için yıllardır beklettiğim yüzlerce “şey”! Zamanım, param, ruhum… Tamam, aç gözlerini… madem değişiyorum, yola devam!..

kartvizit

Peki ne mi yaptım tüm bunları? Öncelikle ihtiyacı olan yakınlarıma dağıttım bir bölümünü, sonra Facebook’ta “Atmaver” adında bir grup buldum. İhtiyacı olanlarla sizde fazla olanları buluşturan kaliteli bir platform… Yerleri Moda’da… Büyük parçaları taşırken ellerimi acıttı torbalar malum arabam yok ama önemli değil… Küçük parçaları sığdırabildiğim kadar motorumun bagajını tıkıştırdım her Kadıköy’e indiğimde götürmeye çalıştım, bir bölümünü gelip ihtiyacı olanlar kendileri aldı. Kızımın yatağı gibi büyük parçaları Belediye gelip kendi araçlarıyla taşıyıp ihtiyacı olanlara ulaştırdı… Kalanı için de bir arkadaşım hepsini alıp köyde dağıtabileceğini söylediğinde çok mutlu oldum. O da sağolsun evime kadar da gelip hepsini aldı; bilmediğim birileri gülümsemiştir umarım ellerine geçtiklerinde…

Minimal yaşama geçişSize bir soru: “Kıyafetlerin karakterinizle ilişkili olduğuna inanıyor musunuz?” Cevabınız evet ise birkaç soru daha size: “İşe diğer arkadaşların gibi takım elbise ile mi gidiyorsun?”, “Hafta sonu giydiklerin ile işe giydiklerin aynı mı?”, “Düğüne giderken giydiğin ayakkabı ile sahilde yürüyüşe çıkıyor musun?” Eğer kıyafet-karakter arasında bir bağlantı varsa tüm bunların yanıtları aynı olmaz mıydı o zaman… “Babalar Günü’nde çocuğuna babası için o güzel hediyeyi alıp babana ver diyen annelerden misin yoksa?”. Benim karakterimi bunlar oluşturmuyor. Ne pırlanta yüzükler, ne işe giderken giyilen 15 pont ayakkabılar ne de manen 3 kuruşluk değeri olmayan hediyeler… Duvarımda değerli tablolarım olmayabilir, ama yıllardır gittiğim yerlerden topladığım yüksüklerim her baktığımda beni inanılmaz mutlu etmeyi başarabiliyor.

“Herşey tamam, arınma bitti mi?” Koca bir HAYIR! Hala yapmak istediğim çok şey var. Bütün bunlar bile birçoğunuz için imkansız gözükse de benim için buzdağının sadece görünen tarafı… Hani dedim ya hayatımla ilgili verdiğim kararlarla zaten ben en zorlu adımı atlattım. Eşyalardan önce kafamın içini temizlemeye başladım. Ve inanın o atmaya kıyamadığınız tshirtünüzden çok daha zor buradan arınmak… Karar vermek, uygulamaya geçmek, çevrenizin baskısına gözlerini kapatmak… Derdim radikallik falan değil, minimal yaşam benim hayatımın bir parçası artık… Bundan sonrası için yapmak istediklerim dediğim gibi miktardan çok kalite… Sadece ihtiyacım oldukça alıyorum. En son spor ayakkabımı 8 yıl önce aldım sanırım… iki tane kot pantolonum var mesela ve birinin de beni bırakmasına az kaldı 🙂 Anlayacağınız onlar beni bırakmadan ben yenisini satın almıyorum… Evet yediklerimden, sözlerime hiç bir şeyi israf etmemeye çalışıyorum. Özellikle de zamanı… Kızımı, aşkımı, hayatımı sanki yarın yokmuşum gibi doyasıya yaşıyorum, emek veriyorum.Buse_Flower_Fly

“Bütün bu arınmanın bir nedeni var mı?” diye eminim aklınızdan geçiyordur. Kesinlikle var… Yaşamı, döngüyü çok iyi biliyorum… Çocukken güzel bir kağıda “Her gün yeni bir umut demektir” yazıp odamın kapısına yapıştırmıştım. Ve her sabah odamın kapısını açarken bunu okuyup tekrarlardım içimden, yıllarca… Ben bu umudumu hiç kaybetmedim. Evet, her güne bir başlangıç gibi bakıyorum. Ve ben bu döngüde hangi noktada olduğumu ve nereye ulaşmak istediğimi çok iyi biliyorum.

Facebooktwittergoogle_pluslinkedin

Benzer yazılar

“Minimal yaşama geçiş” İçin 2 Yorum Var

  1. Ebru

    Merhaba 🙋 Minimalist yaşam konusunda yazınızda verdiğiniz faydalı bilgiler için teşekkür ederim. 💚 Yaklaşık 2 senedir, minimalizmi ve sade yaşamı ben de hayatıma uygulamaya ve oluşturduğum bu sade düzeni korumaya çalışıyorum. Ev hayatı, iş hayatı ve dijital yaşantıda minimalizmi nasıl benimsememiz gerektiğini anlatan ”Minimalist Yaşam” kitabıyla ilgili yazmış olduğum blog yazıma https://www.tarz2.com/evde-Is-hayatinda-ve-sosyal-medyada-sadeles linkinden ulaşabilirsiniz. 👐 Yazılarınızın devamının gelmesi dileklerimle, keyifli okumalar dilerim. 😊

    1. buse

      Merhabalar Ebru… Baktığımızda hayatımızda sadeleştirebileceğimiz o kadar çok şey var ki… Önemli olan bir yerden başlamak… ve hoşuna giderse yaşamın her noktasına yansıtabilmek… Blog yazını okudum, emeğine sağlık… Keyifle kal 🙂

Yorum Yapın

*