Gün 6- Piranalarla sen de yüzer misin?

Gün 6- Piranalarla sen de yüzer misin?

Sabahın erken saatlerinde kanolarında okula giden çocuklarla el sallaşıyoruz. Buranın rutini… Çocuklar muson yağmurları da olsa her gün okul için sulardalar… İki gündür nehir gemimiz lokal bir köye yakın bir yere bağlı. Bakıyorum da onlar bizden de erken güne başlamışlar. Otlar biçiliyor, evlerine giden yollar açılıyor, diğer tarafta başka biri evini onarıyor. Durmadan bir hareket var özellikle sabah saatlerinde.

Bugün nispeten daha yumuşak aktivitelerle geçen bir gün olacak. Ve öğleden önce merakla beklediğim o buluşma gerçekleşecek: Piranalar… Evet evet yanlış duymadın, günün ilk deneyimi pirana tutmaya gidiyoruz!

 

Gün 6- Piranalarla sen de yüzer misin?

Hız tekneleri ile sudayız. Pirinç ve mısır tarlaları manzarasında ilerliyoruz. Ana nehirlerin bağlandığı kollar sürekli değişim halinde Amazon’da. Su altında kalma, doğanın verdiği mucizelerin olabilmesi için dengenin bir parçası. Nehirlerin her gün 7,5 cm kadar yükseldiğinden bahsetmiştim. Bu ıslak sezonda suların 12 metre yükselmesi anlamına geliyor ki bu eskiden 15 metreyi buluyormuş dağlardaki buzullar eridiğinde, ama ne yazık ki artık olmuyor… Tekneler de erezyon yaratıyor. Akan kumlar birikip yeni adalar oluşuyor. Böylece yeni sürekli yeni rotalar oluşuyor suda. Büyük nehir gemilerinin kaptanları her gün ‘ben buradayım’ diye raporluyorlarmış bağlı oldukları merkeze. Onlar da suyun durumu hakkında bir değişiklik varsa uyarıyorlarmış. Hatta bir tekne hata yapmış yakın zamanda, suyun tekrar yükselmesini bekliyormuş şimdi.

Gün 6- Piranalarla sen de yüzer misin?

 

Bir de Arjantin ve Patagonya’dan yılda iki rüzgar gelebiliyor bu bölgeye… Mayıs ve/veya Kasım aylarında 5-7 gün arası süren rüzgarlar. O zaman hava 15-16 ya düşüyor. Normalde ortalama 32 civarı olduğu düşünüldüğünde ki -bizim olduğumuz dönemde 36-40 derece aralığını gördük- Bu zamana denk gelirseniz hayvan göremeyeceksin, hepsi saklanıyormuş. Gideceksen aklında ola 🙂

 

 

Kuru sezonda nehirlerin birbiri ile bağlantıları kesiliyor. Pirana tutmak için en uygun yeri bulmak için şimdi bu bağlantı yolları arasında akıyoruz. Geçen hafta bu derenin kuru olduğunu söyledi kaptanımız… Kelebek sürüleri yine eşlikcimiz, yemyeşil bir sürü geçiyor hemen kıyıda bir bölgede toplanmışlar…

Gün 6- Piranalarla sen de yüzer misin?

Teknenin burnunu kıyıya verip duruyoruz. Ağaç dalından basit bir oltam var. Önce suya oltanın sapıyla pıt pıt yapıp suyu hareketlendir. Sonra da oltanın ucuna kırmızı et takıp, sağa doğru çek. İşlem tamam… İki şansın var: Ya pirana iki saniye içinde eti kapıp gidecek, ya sen piranayı yakalayacaksın 🙂 İkişer pirana tuttuk Cenk’le. Gerçi Cenk’in tuttuklarından biri zeta diye piranaya benzer ama daha küçük başka bir türmüş, onu da görmüş olduk sayesinde. Tuttuk ve saldık tabii… Yalnız öyle bir güneş vardı ki tepemizde her zerremden ter akarken balık tutma aşkımla bir dakika oturmadım walla. Tabii bu arada yarım kilo etle piranaları beslemiş olabiliriz.

Kahvaltıda özellikle ayakkabı giymemiz konusunda uyarılmıştık. Çünkü balığı tuttuğunuzda o heyecanla hızla çekince balık oltadan kaçıp teknenin içine düşebiliyor ki bizzat ben de yaptım. O zaman balık da tedirginlikle önüne ne gelirse ısırabiliyormuş. Onun için sandalet, terlik falan giyersen parmaklar tehlikede…

Gün 6- Piranalarla sen de yüzer misin?Öğle yemeğinden sonra son kez ‘Bugüne kadar ne yaptık toplantısı’ yaptık. Ne çok şeyi sığdırmışız gerçekten… Harika anılar biriktirdik burada… Naturalistimizin anlatımlarında ilgimi çeken birkaç konu oldu. Haziran-Kasım arası balık yiyen hayvanlar, Aralık-Mayıs arası da meyve yiyenler doğuruyormuş. Bir de ne çok sivrisinek var konusu dönüyordu, dedi ki “10 üzerinden bir skala varsa şu an 1.” Tabii bizim gözler kocaman oldu. “Eğer ıslak sezonda buraya gelmiş olsaydınız açık güvertede oturamazdınız” dedi. Wooww…

Gelmeden önce beni heyecanlandıran şeylerin başında hep orman yürüyüşleri vardı. Ve bu akşamüstü son kez ormana dalıyoruz. Naturalistlerimize yerli insanlar da eşlik edince olayın şekli değişiyor. Onların gözü o bölgeye o kadar hakim oluyor ki her ayrıntı gözlerine çarpabiliyor doğada…

 

Gün 6- Piranalarla sen de yüzer misin?

 

Yerlinin ilk getirdiği geniş bir yaprak üzerinde bir iguana oldu mesela.

 

 

 

 

 

 

Gün 6- Piranalarla sen de yüzer misin?

 

 

Bizim her ormana girdiğimizdeki yılan, örümcek görme telaşımızsa tüm grubun espri konusu. Ve içlerinden biri “koş koş Cenk… ölü bir örümcek var burada” dedi gülümseyerek… Gerçekten ölü bir tarantula. Cenk ona bile desturla yaklaşırken ‘Hadi eline al’ dedim. Onun için gerçekten zor bir şey… Ve aldı. Dur, koymalıyım o fotoğrafı.

 

 

 

 

Gün 6- Piranalarla sen de yüzer misin?

 

 

Bu da benimki 🙂

 

 

 

 

 

 

 

 

Gün 6- Piranalarla sen de yüzer misin?

 

Naturalistimiz bir ağaçtan bahsediyordu ki yerli adamcağız bizi arada kalan bir bölgeye doğru götürmek için çırpınmaya başladı. Meğer ağaçta bir anakonda varmış… Yaa gerçekten tam hayal ettiğim anlar! Bir on dakika kadar onu seyretmiş olabilirim.

 

 

 

 

 

Gün 6- Piranalarla sen de yüzer misin?

Daha sonra ikinci muhteşem an geldi. Ağacın gövdesinde bir tarantula. Herkes saygı duruşuyla Cenk’e yol verdi 🙂 Şöyle hayal et, elimle ölçtüğümde ki benim parmak mesafem 20cm’dir, işte tam o kadar ayak genişliği vardı. Tanrım ben böyle büyük bir örümcek hiç görmemiştim hayatımda. Lima’da kurutulmuş bir örümcek gördüğümüzde, wow bu nasıl büyük bir örümcek dediğimi hatırlıyorum da, bu onun iki katı belki. Pink tarantula olarak geçiyormuş gördüğümüz tür, ayak uçları pembe olduğundan. Geceleri avlanmaya hazırlık amacıyla tüm gün hareketsiz kalabiliyorlar. Her birimiz dakikalarca yanında kaldık, hayvan bir milim oynamadı walla. Cenk’inse bu kadar yaklaşabilmesi mucize… Korkularının ne kadar üzerine gidebildi, ne kadar işe yaradı bunu önümüzdeki günler gösterecek ama bence çok! yol katetti…

Yürüyüşe devam… O da ne? Bir rainbow boa yılanı yine bir dalda… Boa yılanı dört metre uzunluğa ulaşabiliyormuş. Bunun da söylenen boya yaklaşmasına az kalmış gibi görünüyor. Kamuflajı çok iyi olduğundan kendini bitki örtüsüne rahatlıkla gizleyebiliyor. Ama yerlimiz sağolsun, hemen fark etti yine… Boalar, ağaçlara da tırmanabildiğinden avının saklandığı yere gizlice yaklaşıp, onu boğarak avlayabiliyor. Ki sanırım bizim boa da yeni beslenmiş, karın bölgesinde bir şişkinlik göze çarpıyor. Ya neyin içindeyim gerçekten, tam istediğim!

Bugün nehir gemimiz sürekli yol yaptı. Aslında başladığımız nokta olan Nauta’ya doğru yol alıyoruz tekrar… Akşamüstü gemimize döndüğümüzde hızlıca hazırlanmamız ve istersek gün batımında Amazon’a girebileceğimiz söylendi. Wuhuuu! Nasıl yani, sabah pirana tuttuk, akşam o suya mı gireceğiz?

“Eğer kadınlar menstruasyon döneminde değilse, girebilirsiniz” dediler. Cenk ‘Peki girecek misin?’ sorusuna yanıtımsa, ‘Kesinlikle, evet!’ Emindim çünkü, kendimi çok iyi tanıyordum, girmezsem döndüğümde pişman olacaktım!

‘Girmek istemeyenler de kumda yürüyüş yapabilir’ dedikleri bir adaya geldik. Amazon’da olduğumuzu bilmesem bir sahile geldik diyebilirim. Hayal et… İnce kum, kıpkırmızı bir gökyüzü, hava 36 dereceler, yanan kamp ateşi kırmızıya biraz sarılık katıyor, fonda naturalistlerin yanlarında getirdikleri hoparlörden Queen çalıyor ve biz Amazon nehrinde yüzüyoruz. Gerçekten çok! acayip…

Gün 6- Piranalarla sen de yüzer misin?

Gün 6- Piranalarla sen de yüzer misin?

 

 

Hiç bu kadar sıcak bir suda yüzmedim bu arada… Dışarıdaki o ince kum suda da devam ediyor, hatta hafif bir bataklık hissi. Artık etrafta pirana mı geziniyor, paiche mi,  anakonda süzülerek yaklaşıyor mu bilemem ama tekrarlanması çok zor bir an’ın içinde olduğumun çok farkındayım.

 

 

 

Gün 6- Piranalarla sen de yüzer misin?

 

Barmenimiz Edgar da bizimle gelmişti ama nedenini anlamamıştım. Yanında getirdiği kutu meğer şampanyaları soğuk tutmak içinmiş. Biz suda o inanılmaz anın tadını çıkarırken ne göreyim? Edgar elinde şampanya kadehi suda bana doğru ilerliyor. Devamında herkese bir kadeh şampanya hazırlayıp verdikten sonra fotoğraf şöyle, elimizde şampanya kadehleri Amazon’da yüzüyoruz 🙂 Çok saçma değil mi… Ya ne kadar güldük anlatamam Cenk’le… Cenk sürekli tekrarlıyor, “Biz neyin içindeyiz?” 🙂 hiç bizim seyahat anlayışımıza uygun değil. Bir tarafımız çok fazla diyor, bir tarafımız da vay be güzelmiş de deyip eğleniyor. Bayılıyorum hayatın beni şaşırttığı an’lara…

 

Gün 6- Piranalarla sen de yüzer misin?

 

 

Sudan çıktığımızda iyice kızıla boyanmıştı gökyüzü… Gerçekten çok güzel bir ambiyanstı. Bunu bozan tek şeyse sivrisineklerdi 🙂 Hiç hesaba katmamışız onları, suda üzerimizden akıp giden sinek ilaçları ile normalde mıh gibi giyinen biz, şimdi mayolarımızla tam bir canlı yem gibi dolanıyoruz ortada…

 

 

 

Akşam yemeği öncesi müzik grubumuz son showları için bizi ağırladılar yine… Bu sefer başka şarkılarla dolarken oda, gruptan birkaç kişi müziğin ritmine dayanamayıp dans bile ettiler. Çok çok güzeldi… ve biraz duygusal… Hala bu şarkı çaldığında o ana gidiyorum, ‘Cuando Floresca el Chuno’… Odadaki herkes ama herkes gülümsüyordu!

Gün 6- Piranalarla sen de yüzer misin?

Bugünkü akşam yemeğimiz uzun ve çok özel geçti. Yemek sonrası çin çin seansında naturalistlerimiz her zaman olduğu gibi yarının planını anlattıktan sonra tüm mürettebat salona geldi. Yüzlerine aşina olduğumuz, olmadığımız herkes oradaydı. Tek tek tanışma fırsatı yakaladık onlarla. Bize sürpriz yapıp ismimize özel sertifikalar hazırlamışlar… Onları dağıttılar tek tek… Ve müzik grubu tekrar biraraya gelip veda için son şarkılarını çaldılar bize… Kendi adıma duygusal anlardı. Oldum olası bitişleri sevmem. Hele böyle güzel bir coğrafyadan, inanılmaz tecrübelere el sallamak hiç de içimden gelmiyor.

Gün 6- Piranalarla sen de yüzer misin?

Sabahları nasıl yeşil çay ile güne başlama rutinime burada geceleri de papatya çayıyla tamamlamak gibi birşey ekledim. Millet bira, kokteyl derdinde, ben sıcak su 🙂

Yarın Lima’ya doğru bir uçak yolculuğumuz var. Gün erken başlayacak… Ve bol bol anımı cebime doldurup günü tamamlıyorum. Şükür moment!

Gün 6- Piranalarla sen de yüzer misin?Bu yazı ilgini çektiyse bunları da okumak isteyebilirsin;

Peru rotası oluşuyor!

Peru yolcusu kalmasın!

Pasifik’in İncisi: Lima

Deniz aslanlarından çöle, oradan Nazca’ya şaşırtıcı bir gün!

Arequipa Kafası

Colca Kanyon’da iki gün…

Peru’nun gizli hazinesi: Titicaca

Yükseklik hastalığı

Peru’da ulaşım

Peru Amazonu

Gün 1- Amazon’a doğru

Gün 2- Amazon’un derinlerinde

Gün 3- Nauta pazarı

Gün 4- Şamanla tanışma

Gün 5- Amazon’da gece sesleri

Gün 6- Piranalarla sen de yüzer misin?

Gün 7- Amazon’dan bana kalan…

Facebooktwittergoogle_pluslinkedin

Benzer yazılar

Yorum Yapın

*