San Bernardino‘daki çılgın otelimizden sabah çıkışımızı yaparak yollara koyulduk. Güvenliğimiz için lobiden çıkmayalım arka kapıdan ayrılalım derken bu kapının da kenarında bir evsiz bizi karşıladı ve verdiğimiz parayı da beğenmedi. Korkudan, yanından öyle bir ayrılışım vardi ki görülmeye değerdi 🙂
San Bernardino’ya el sallarken yolda ikonik otellerden biri olan Wigwam Motel’de fotoğraf molası verdik. 25 odası var ve odalar çadır şeklinde yapılmış. Bakımlı bir yer ama yol kenarında… Şehrin güvensizliği dikkate alınırsa burada kalmak ne kadar iç açıcı emin olamadım…
Flagstaff‘tan beri lastiklerimizin hava sorununu çözemedik. Bu nedenle de benzin istasyonlarından hava nasıl doldurulur onun da uzmanı olduk. Benzinci maceralarımızı ayrıca yazarım. 🙂
Sabahtan beri yollardayız ve artık Route 66 ruhu kaybolmaya başladı. Nereye baksak şehir yaşamı hissettiriyor kendini… Starbucks her tarafta mesela… Cenk’in kahve aşkına birinde mola verdik tabii… Her sabahın olmazsa olmazı… Yakınında bir market olduğunu görünce orayı da gezelim dedik ve hayatımızın en saçma hareketini yapıp çikolata soslu kocaman bir kek aldık kendimize… Ne mi yaptık? Utanarak söylüyorum ama arabanın vites kolunun yanına oturttuğumuz bu muhteşem görüntüye plastik çatallarımızı daldırıp afiyetle göbeğe indirdik yarısından fazlasını…
Artık evler lüks görüntülere büründü. Yerel yönetim devrede… Ne kadar Route 66 yolunda olsak da bir gün önce geçtiğimiz yollarla şu an geçtiğimiz yollar ne yazık ki apayrı dünyalar… Ben şimdiden geçtiğim yolları özlüyor muyum ne?
Saatimiz 11.41’i gösterdiğinde gökdelenlerle birlikte “Medeniyet!” bizi karşıladı. Merhaba Los Angeles!
Trafik okları… Sunset Blv, Beverly Hills… Wow!..
Ve Finish noktasındayız… Santa Monica!… Günlerdir, hatta aylardır burada olacağımız günü hayalini kuruyorduk ve işte şu an buradayız!
İşin ilginç tarafıysa hüzünlüyüm, hem de çok hüzünlüyüm!
Ben Amerika’nın köylerini çok sevdim… Dünyanın herhalde en popüler iskelesinin üzerindeyim. Pier… Yüzlerce insan geziniyor. Route 66’in bitiş tabelası önünde herkes fotoğraf çektirmek için kuyrukta… Bizse uzaktan sadece izliyoruz onları… Garip bir sessizlik var ikimizde de… Kaçı bizimle aynı hissi yaşıyor acaba o tabelanın önünde… Sanırım şu an orada olanlardan hiçbiri!
13 gündür yoldayız… Route 66 ruhu artık bizimle… 2.808 mil yaptık… Bu da 4,492km anlamına geliyor. Küçük bir karşılaştırma yaparsak; Türkiye’yi batıdan doğuya yaklaşık 3 kere, kuzeyden güneye 7 kere gitmişiz… 2.000’in üzerinde geçtiğimiz kasabada tanıştığımız, selamlaştığımız insanların yüzleri, kaldığımız ilginç yol otelleri, yaşadığımız tehlikeler, nefesimize çektiğimiz doğası ve geçtiğimiz 8 eyalet ve atladığımız 3 saat diliminde inanılmaz eğlendiğimiz her anın keyfi ve huzuru artık yüreğimizde…
Ve biz bu yol günlüğünün her saniyesini bire bir yaşayan insanlar olarak çok ama çok şanslıyız!
Yola Çıkış saatimiz: 07.50
Kontak Kapatış: 12.30
Başlangıç-Bitiş: 2.725,4 – 2.808,4 mil
Gece Konaklama: California – Los Angeles
“Amerika vizesi” ile ilgili aklımda bir sürü soru var diyorsanız “Amerika vizesini merak edenlere”
“Amerika’da nasıl araç kiralayabilirim?” diyorsanız “Yurt dışında araç kiralayanlardan mısınız?”
Ölmeden önce yapılacaklar listenizden bir madde daha silmek isterseniz, “15.000 feet yükseklikten gökyüzü dalışı… Skydive Las Vegas!”
Amerika-Türkiye farklılıklarına farklı bir bakış için, “Amerika’da nasıl? Türkiye’de nasıl?”
“İşte çılgın bir yol hikayesi… Route 66!”
Gün 1- Route 66’da geçecek ilk günün heyecanı
Gün 2- Route 66 bizi kalbi güzel insanlara doğru sürüklüyor…
“Gün 3- Route 66’nın her köşesinde ayrı bir ayrıntı gizli…”
“Gün 4-Route 66 serüveninde bir günde üç eyalet”
“Gün 5 -Route66’da baktığın her nokta farklı bir renk!…”
“Gün 6-Route 66 ruhunu yaşamaya ne dersiniz?”
“Gün 7 -Route 66’da New Mexico’dayız… Ve mutlaka Santa Fe!”
“Gün 8 -Route 66’da Albuquerque’de Romantizm…”
“Gün 9 -Route 66’da Vahşi Batı’ya Hoş Geldiniz!”
“Gün 10 -Route 66’da Doğa ile içiçe bir gün: Grand Canyon!”
“Gün 11 -Route 66 Çöllerinde Sessizliğin Çığlığı”
“Gün 12 -Route 66 yolunda Türk bayrağımız Bagdad Cafe’de”
“Grand Canyon ve aşk dolu ‘Evet!’ yanıtı…”
“15.000 feet yükseklikten gökyüzü dalışı… Skydive Las Vegas”
“Hayallerimin Başlangıcı… Chicago!”
Gezinizi keyifle okudum, tebrik ediyorum, aynı yolu umarım bir gün ben de yapabilirim. Bir blog yazarı olarak naçizane 2 küçük tavsiyem olacak, bazı fotoğrafları biraz daha büyük koyabilirsin, biraz ağırlaştırsa da yazım dosyasını görsel olarak daha doyurucu oluyor. Bir de videolarda 360 derece alırken çok hızlı dönüyorsun, manzara kaçabiliyor.
Diğer yazılarını da okuma için sabırsızlanıyorum, sevgiler 🙂
Umarım yapabilirsiniz, size de kalıcı izler bırakacağına eminim.. Yazıları beğenmenize sevindim 🙂 Tavsiyeleriniz için de teşekkürler… Belirttiğiniz durumlar bilgim dahilinde… Fotoğrafların birçok blogta görüldüğü gibi büyük olmaması benim özellikle yaptığım birşey… Çünkü ben başka blogları okurken onların boy boy fotoğraflarını görmekten hoşlanmıyorum. Video konusu da, ben bir vloger değilim ve iyi video hırsım da yok… Canım çekerse video çekiyorum ve bazen video çekerken bile anı kaçırdığım için üzülüp kapatabiliyorum mesela… Benim için önemli olan anı yakalamak sadece… Kaç saniye v nasıl çeksem daha iyi oluru düşünmemecesine… Sevgiyle 🙂