Göcek deyince şaşalı bir yaşam geliyor nedense aklıma. Belki de gözümde hep lüks tekneler canlandığından… Bundan yıllar yıllar evvel geldiğimde içi birkaç dükkandan ibaretti Göcek’in. Şimdi ise çok cici mağazalar açılmış bu şirin sahil kasabasına… Marina büyümüş ve yine sahilde bol bol yat insanı heyecanlandırıyor.
Merkezden denize girilemiyor Göcek’te. Denize girmek için en iyi alternatif tekne turları… Biz de öyle yapıyoruz ve 
Oniki Adalar tekne turunda buluyoruz kendimizi… Koyların hepsi birbirinden güzel. En popüler olanı eski adı ile Taşyaka, şimdi ise Bedri Rahmi Koyu. 1974’te Bedri Rahmi Eyüboğlu arkadaşlarıyla ilk mavi yolculuğu yapıyor ve çektikleri fotoğraflar ve yazacakları yazılarla bu güzel sahilleri dünyaya tanıtmak istiyorlar aslında. Geldiğinde bu koyun sağ tarafına bir balık resmi çiziyor ünlü ressam. Günümüze kadar da ulaşıyor, çünkü koya gelenler bir resmi de yaşatmak için yeniliyorlar. Koya girdiğinizde karşınıza yine Likyalılara ait kaya mezarları çıkıyor. Fethiye’nin birçok yerinde olduğu gibi burada da tarih ve doğa iç içe…
Tekne turunda koy koy gezerken Kleopatra Hamamı gibi çeşitli tarihi kalıntılara da rastlamak mümkün. Sırf kıyıda da değil, denizin içinde bile…
Yolumuza Zeytin Adası çıkıyor. Burası sizin de tahmin edebileceğiniz gibi zeytin ağaçları ile kaplı. Görünürde çok da güzel bir taş ev var. Tepede de bir helikopter pisti… Kendi zeytinyağlarını kendileri üretiliyorlar bu adada… Zorlu Holding’in 49 yıllığına devletten kiraladığını öğreniyoruz bu adayı… Özenmedim değil hani 🙂
Yassıca Adalar buranın en kıymetlisi… Göcek deyince buranın tepeden çekilmiş fotoğrafları kullanılıyor her yerde. Minik göl gökyüzünden bakıldığında bir nazar boncuğunu çağrıştırıyor. Küçük bir tırmanış parkuruyla tepeye varmak mümkün. Doğayı fotoğraflamaktan hoşlanıyorsanız bu tepe tam size göre!
Gündüzleri kıyıdan denize gireyim, akşamları çılgın gecelere akayım diyorsanız Göcek değil sizin yeriniz… Ama huzur, açık denizler, doğa diyorsanız çok doğru bir yerdesiniz…
