Gizli Kalmış Cennet: Akyaka

1DSC07851Ne kadar anlatsalar da gelene kadar hayal edemeyeceğiniz bir güzellik Akyaka… Ortasından akan Azmak Çayı’nda küçük teknelerle yapacağınız keyifli seyahat gözlere ziyafet verir cinsten… En kötü tarafıysa kısa sürüyor olması!

İki yanı tıpkı Dalyan’da olduğu gibi boyu aşan sazlıklarla çevrili. Sazlıkların ağaçlarla birleşiyor olması muhteşem bir görüntü yaratıyor. Ağaçların aralarındaki evlerde yaşama istediği de buraya gelen herkesin hayallerini1DSC07857 süslüyordur herhalde… Dere suyunun çivi gibi olduğunu söylemiyorum bile… Suyun berraklığı büyüleyici… Kendini akvaryum sanan bu dere çeşit çeşit balığa, su kaplumbağalarına ve ördeklere ev sahipliği yapıyor. İçindeki her taş sayılıyor. Bu çaya Azmak Başı da diyorlar. Suyun dibinden yüzeye doğru uzayan sazların görüntüleri kadın saçını andırdığından adına da pek bir yaraşıyor.

Limandan hareketle yapacağınız tekne turu bu sularda yapacağınız en güzel gezilerden biri herhalde. Her koyu bir başka güzel. Ama sen hangisinden en çok etkilendin derseniz tabii ki Yassı Ada. Nam-ı diyar Kleopatra Adası. Adaya çıkabilmek için Müze Kartı’nızın olması ya da gişeden bilet almanız gerekiyor. Kleopatra buradan denize girermiş, ne yalan söyleyeyim ben de olsam burayı tercih ederdim herhalde. Adada Kedrai Antik Kenti’ni de gezmek mümkün. Bir antik şehirde bulunması gereken her tarihi dokuya sahip bu şehir. Hamam, antik tiyatro, şapel, agora… Ama tarihi yerleri gezmeyip “Ben denize girmek istiyorum” derseniz ki ben bunu tercih eden gruptayım turkuaz su delicesine “Gel!” diye seni çağırıyor…

1DSC07900

Küçük bir sahili var. Kumu kıymetli ve koruma altında. Sahil şeridi bir iple sınırlı, buraya geçmek yasak… Girip de 1DSC07903“şu kumdan bir avuç da eve götüreyim” dersen tarihi eser kaçakçılığından yargılanabilirsin. Kumunun özelliği ise yaşayan bir kum olması. Evet yanlış duymadınız! Mikroskop altında bakıldığında hareket eden bir yapısı var. Sodalı suda üreyip, ateşte yanabiliyor. Kumu vücudunuza sürdüğünüzde peeling etkisi yarattığı söyleniyor. Kleopatra’nın neden burayı tercih ettiğini ikinci kez düşünmeye gerek yok bile… Ve Lacivert Koy. Adını suyunun renginden alıyor ve evet derinliği teknenin başı ile kıçı arası 20 ile 40 metre arasında seyreden bu serin sulara bırakmaktan kendini alıkoymanın bir anlamı yok!..

Akyaka aynı zamanda evleri ile de meşhur… Beyaz renkte betonarme evlerin ahşapla kombinasyonu onları özel kılıyor. Sazlıklar nedeniyle sivrisinekler biraz rahatsız ediyor ama bu sahil beldesinde sokak aralarında gezmek, güleryüzlü esnafıyla sohbet etmek de ayrı bir deneyim tabii…

Dediğim gibi gelirken beklentimi oldukça yükseltmişlerdi. Ve evet geldiğimde ne kadar da eksik söylemişler dedim her dakikasını yaşarken… Ne masal ne rüya, gerçekse Akyaka…

Facebooktwittergoogle_pluslinkedin

Benzer yazılar

“Gizli Kalmış Cennet: Akyaka” İçin 2 Yorum Var

  1. ebru

    Busecim, kumu Misir’dan ithal.. ozel getirtilmis zamaninda. Tabii yok olmaya mahkum kalmis, cok eskiden gitmistim 2 yil once yine gittim giderek yok olmus maalesef.. bunlarda benden dip not.. ebru

  2. Zeynep

    Muhteşem bir yer!

Yorum Yapın

*