80’lerde çocuk 90’larda ergen olmak…

80'lerde çocuk 90'larda ergen olmak...Biraz nostalji yapalım dedim 🙂 Yazarken beni hala heyecanlandıran şeyler olduğu gibi, hüzünlendiren, gülümsetenler de oldu… Zamanı durdurmak mümkün değil… Ama ben bu dönemleri hakkıyla yaşayanlardanım sanki… Eğer 80’lerde çocuk, 90’larda ergenseniz bakalım siz ne hissedeceksiniz? Haydi başlıyorum…

– Okul çantası yerine asker çantası kullanıp, üzerine rozetler takıp tükenmez kalemle yazılar yazmak…

– Okulun son gününde okul gömleğinin üzerine gazlı kalemlerle hatıra notları yazmak…

– İlk özel kanalın açılışına denk gelmek…

– Televizyonun eve alınmasının mutluluğunu yaşamak… Gece yarısı İstiklal Marşı ile televizyonda uçuşan milyonlarca sineği izlemek, sesi açmak için televizyonun üzerindeki tuşları kullanmak…

-Arabalarda emniyet kemerinin zorunlu olmasına tanık olmak…

– Cep telefonuna kadar ankesörlü telefonlardan jetonla görüşme yapmak için kuyruk beklemek…

– Mektupla haberleşmek…

– Beverly Hills izleyip oradaki karekterlerin fun ı olmak… Mesala biz Luke’ü Sevenler Derneği kurmuştuk 🙂

– Hey Girl mü? Blue Jean mi? Çıkan posterlerle odanın duvarlarını süslemek, o sayıda yayınlanan şarkıların sözlerini ezberlemek…

– Rock dinlediğini kanıtlayıp, asi görünmek adına tshirte baskı yapan yerlerde Metallica, Guns N’Roses tshirtleri bastırtmak…

– 900’lü hatların ne işe yaradığını keşfetmek…

– Gece saklambaçları, şişe çevirmece oynamak…

– Radyolara bağlanıp, istek şarkısı istemek ya da şiir okumak… ( Daha da geriye gidersem radyodan piyes dinlemek)

– CD yerine kasetlerin olması, kasetçilere gidip beğendiğin şarkılardan kaset doldurtmak…

– VCD, DVD yerine VHS, Beta kasetlerden video izlenmesi, bunları kiralamak için her mahallede bir videocu amca olması…

– Sokaklarda kasetçalarları omzunda tipler görmek…

– Doğan görünümlü Şahin arabaları sokaklarda bağırtmak…

– Levis 501’in varsa ya da okul eteğinin altına Lumberjack çorap giyiyorsan en trendi olarak kabul edilmek…

– Her yıl Tepebaşı’nda yapılan Kitap Fuarı için gün saymak…

– “Kıl oldum” demene annenin kızdırmak…

– Çektiğin fotoğrafları tab ettirmek, hatta diaları yakalamak…

– Sevdiğimiz sanatçıların kliplerini izleyebilmek için saatlerce televizyon karşısında beklemek…

– Vapurla seyahat ederken nane şekeri almak…

– İstanbul boğazındaki bırak üçüncüyü, ikinci köprünün yapılışına tanık olmak…

– Ressam Bob Ross’u hayretle izlemek…

– Sanal Bebeklerin bakımlarını takip etmek…

– Okul çıkışı turşu suyu içmeye gitmek…

– Servisten su tabancası ya da şırıngayla geçen insanları ıslatıp, laf atmak…

– Üçgen kolonyaları her sürdüğünde annenin iğrenç kokuyorsun söylemleriyle karşılaşmak…

– Leblebi tozları ile “Yusuf” demek…

– Arı Maya silgisini sıraya sürtüp tozlarını biriktirmek…

– Horoz şeker, emzik şekerlerle dilinin kırmızıya dönüp arkadaşlarına ne hal aldığını göstermek…

– Patlayan sakızların içinde yarattığı patlamalarla heyecanlanmak…

– Gazetenin verdiği kes giydir karton bebekleri her Cuma takip etmek…

– Tombi içinden çıkan hediyeler için paket paket tombi tüketmek… Laf aramızda bir kere bana hesap makinesi çıkmıştı ama doğrudur hesap makinesi parası kadar da yemişimdir)

– Acid müziğin çıkışına tanıklık edip, şimdilerin emojisi olan fosforlu surat baskılı kıyafetlerle dolaşmak…

– “Voltranı Oluşturalım” esprisini anlayarak şu an gülümsemek…

– Şişe kolaları depozito için toplamak, teneke kutuya geçişine tanıklık etmek…

– Her akşam Kuzucuklarım diye başlayan hikayelerde Adile Naşit’i izlemek…

– Siyah önlük, beyaz yakalarla okula gitmek…

– “Herıld yani”lerle cümlelere başlamak…

– Matara yerine okul musluğundan su içmek…

– Bayramlarda toplayacağın paralarla ne alacağının hayalini kurmak…

– Mahalleye gelen bozacıdan, yoğurtçudan, dondurmacıdan, mısırcıdan alışveriş yapmak… Geliş saatlerini bilmek, geldiklerinde “şimdi yemek yiyeceğiz” söylemlerine direnip annelerden para almak…

– Sinek ilacı arabalarından çıkan dumandan boğulmamak için kapıları, pencereleri örtmek…

– Anket, hatıra defterlerini arkadaşlarına doldurtmak…

– Bakkala gitmek, hatta kasasına oturup mahalleliye birşeyler satmak…

– Sokağa çıkmak, babanın ıslığı ile eve çağrılmak, yemekten sonra yine çıkmak…

– Baban çatıya çıkıp televizyon antenini düzeltirken ona aşağıda televizyon karşısına oturup yardımcılık yapmak…

– Her sonbahar alınan odunların küçültülmesi için birkaç oduna da senin balta yapman…

– Kardeşin ve kuzenlerinle anne-babalara şarkılı, danslı gece programları hazırlamak…

– BMX bisikletin varsa havan var demek…

– Atari, Comadore 64 ile oyun oynamak…

– Kız kaçıranlarla erkek arkadaşlarının seni korkutmaya çalışması demek…

– Arkadaşlarının evlerine ailene sormadan, çekinmeden gidebilmek…

– Erkeklerle mahallede futbol oynamak…

– Tipitip’ten çıkan karikatürleri biriktirmek…

– Sobayı çok işlevli kullanmak… Üzerinde yufka kızartmak, kestane pişirmek, arkasında boza yapmak, üzerine konan portakal kabuklarıyla oda parfümü yaratmak, borularında çamaşır kurutmak…

– Kar yağdığında aile dostlarınızın sizde kalması, bulduğunuz her yokuşta Uludağ ortamı yaratmak…

– Evlerde çevirmeli telefonlarla arama yapmak… Az konuş, çok yazacak seslerine maruz kalmak…

– Kara Şimşek, Cosby Ailesi, Alf izlemek…

– Casio digital saatinin olması…

– Cin Ali serilerini bitirmek…

– Saran kasetleri kalemle sarmak…

– Pikniğe gidip uçurtma uçurtmak…

– Çokomel’lerin parlak kağıtlarını defter arasında saklamak…

– Tüplü Sarelle çikolatalardaki metal tadını hala dilinde hissetmek…

– Deterjan ve suyu karıştırıp mandal boşluğundan balon çıkartmak…

– Meydan Larousse başta olmak üzere ansiklopedilerin rafların önemli bölümünü işgal ettirmek… Ödevlerini ansiklopedilere bakarak yapmak…

– Lastik atlamak…

-Hanımeli’nin balını çıkarıp yemek…

Hem eski, hem yeni olmak demek… 80’ler 90’lar demek benim çocukluğum, gençliğim demek…

Beni şekillendiren şu anda yanımda olan-olmayan herkese sevgi ve minnetle…

 

Bu yazı ilginizi çektiyse bunlara da göz gezdirebilirsiniz.

“Çocukluğum, Anılarım, Benim Hayallerim”

“Kahrol Kanser!”

“Özlemim… Babam…”

Facebooktwittergoogle_pluslinkedin

Benzer yazılar

Yorum Yapın

*